selenium etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
selenium etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2014 Pazar

Storr'un Yaşlı Adamı

Old Man of Storr, Isle of Skye, İskoçya

Elliott Erwitt İskoçya'da

2002 senesinde ikinci el bir Hasselblad almıştım. İlk kez orta format deniyordum. Çok heyecanlıydım. Birkaç arkadaşla araba kiralayıp çıktığım İskoçya seyahatine sadece Hasselblad'ı getirmiştim. Geçenlerde yukarıdaki hoş videoyu izleyince o nefis yolculuğu ve pırıl pırıl İskoçya coğrafyasını tekrar hatırladım.

Fotograftaki oldukça meşhur kaya grubu İskoçya'nın kuzeybatısındaki Skye adasında yer alıyor.

***
Değerli dostlar, artık bu blogun son sayfalarına doğru yaklaşıyoruz. Gereksiz tekrarlara girmeden söyleyebileceğim şeyler iyice azaldı. Mutlaka hakkında yazmak istediğim en az bir mevzu daha var, ondan sonra da defteri kapatmak istiyorum. Ufaktan sinyalini vereyim de, damdan düşer gibi olmasın :)

Meraklısı için teknik birkaç not:
Hasselblad'da kullandığım film Ilford Delta 100 ama film banyosu için not almamışım. XTOL veya ID11 olduğunu sanıyorum.

İyi baskı bence hep nüanslarda saklı. "Olduğu kadar" anlayışını bir kenara bırakıp bu nüansların peşinden gitmek, bir seansta on farklı negatiften vasat baskılar yapmaya çalışmaktansa icabında tek bir negatifi iyice tanımaya çalışmak bana çok şey öğretti.

Bu fotografın "iyi" olabilmesi için bence kayalarda mutlaka yeterince detay ve kontrast olmalı. Yani karenin küçük bir bölgesindeki lokal yoğunluk ve detay çok önemli. Lakin kayalara göre uygun poz ve kontrastı bulduktan sonra tüm kareyi kapsayan bir baskı yapınca gökyüzü maalesef uçuyor.

Büyütmek için tıklayın
Böyle durumlarda kutudaki kesik kartları kullanma yoluna gidiyorum. Mesela bunları gökyüzünü kaplayacak şekilde marjöre yerleştiriyorum ve gök için poz denemelerini bu şekilde yapıyorum. Aşağıda göğe ilave 1 stop verdiğim şeritler ve düz baskıyı yanyana koydum.

Büyütmek için tıklayın
Sonra bu şeritleri basitçe ıslak baskının üstüne yerleştirerek gerçek etkiyi değerlendirebilirsiniz:

Büyütmek için tıklayın
Bu yöntemin bir güzelliği gökyüzü (veya herhangi bir başka yer için) farklı farklı poz ve kontrasttaki şeritleri aynı düz baskının üstüne yerleştirme ve her birinin etksini ayrı ayrı değerlendirme imkanı vermesi.

Göğe bir tam stop ilave poz gözüme fazla geldi. Abartı dramatik bir gökten ziyade daha yumuşak bir izlenim peşindeydim. Göğe ilave pozu 3/4 stopa indirdim: ana poz 16s iken göğe hareketli bir karton yardımıyla 12s daha poz verdim. Biraz da sol ve sağ alt köşeleri toparladım. Aşağıda bu şekilde yaptığım iki baskıyı görebilirsiniz. İki fotograf için de geliştirme banyosu ev yapımı D72 formülüydü. Soldaki baskıyı ayrıca 1'e 9 sulandırılmış Kodak Rapid Selenium Toner'da 4 dakika kadar tonladım.

Büytümek için tıklayın
Bu fotograflar bilgisayar ekranlarının ne kadar zor olduğunu bana bir kez daha gösterdi. Farklı ekranlarda hem ana fotografın gri tonları hem de renkli fotoların renk skalaları o kadar farklı görünüyor ki. Umarım selenyum tonerin farkı sizin ekranda belli oluyordur.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Direkli Kilise - Zelve

Direkli Kilise, Zelve, 2013
Kapadokya'daki Zelve vadisini uçtan uca dolaşmış, iyice yorulmuştuk. Çıkışa yakın, yokuş yukarı bir patikanın başında "Direkli Kilise" işaretini görünce bir anlık kararsızlıktan sonra tırmandım. Önce pek etkilenmedim; kaçıncısını gördüğüm dehlizlere benziyordu. Ama ekibin geri kalanı bekleyen kekin hayaliyle doğrudan arabaya gittiği için yalnız kalmıştım, içerideki sessizlik ve serinlik de hoşuma gitti, oturup yavaş yavaş ortamın içime sinmesini bekledim.

Önce direğin diğer tarafından birkaç fotograf çektim. Son karemi ise tavandaki bu "X" için kullandım. Tripod ve makina neredeyse yere sıfırdı. Obtüratörü B'ye getirdim, saatime baktım, deklanşöre bastım, 30 saniyelik poz süresini sayarken mekandaki azıcık ışığın filme yavaş yavaş nüfuz edişini hayal ettim. Sütun ve tavanın adeta üstüme devrilmek üzere olan dev bir mantara benzediğini ise yeni fark ediyorum.

Bin yıl önce birilerinin taşı toprağı kazarak bir dehliz yaratmakla yetinmeyip bir de içine sütun ve harikulade tavan süslemesi düşünmesi ne kadar süzülmüş bir beğenileri olduğunu göstermiyor mu?

Meraklısı için fotografın karanlıkoda öyküsü:
Orta format TLR tipi makina ve sabit 80mm optik kullandım. Birçok orta format makinanın standart objektifi olan 80mm bukalemin gibi renkten renge dönüşebilen ilginç bir odak uzaklığı. Kullanım şekline bağlı olarak hem geniş açı hem de hafif tele etkisi elde edebilirsiniz. Bu fotografta üstümüze doğru kıvrılan tavandan dolayı geniş açı etkisi oluşmuş.

Kodak Tmax400 filmi ev yapımı ID-68 formülüyle yıkadım.


Onca detay zenginliğine rağmen kontrastı düşük bir negatif var elimizde. Bu fotografın baskısında esas hedefim tavandaki "X"in etkileyici bir şekilde ortaya çıkmasıydı. Negatiften tahmin edebileceğiniz gibi bu normal kontrastlarda olacak iş değil, özellikle karenin orta kısımlarında. Nitekim bir iki denemeden sonra 5 numara (en sert) kontrast filtresine geçtim.

Başlangıç noktası olarak karenin tam ortasını baz aldım; yani burası için iyi poz ve kontrastı belirleyecek, karenin geri kalanını ilave müdahaleler ile toparlayacaktım. Neler olabilir bunlar? Yine negatife bakarsak: yukarı doğru yoğunluk artıyor, bu kısmı ortaya göre dengelemek gerekecek; sağ/sol üst köşeler daha da yoğun, buralara biraz daha fazla poz vermek gerekecek.

"Gerekecek" diyorum ama hiçbir gereklilik yok aslında tabii ki. İstersek oraları olduğu gibi de bırakabiliriz. Ama bunu yaptığınızda göreceksiniz ki göz köşelerden kaçacak. Ben ise göz dönüp dolaşıp tavandaki "X"e gitsin istiyorum. Bunu da ancak köşeleri koyulaştırarak yapabiliriz.

Devam edeyim...sağ alt köşenin detaysız siyah olmasını istedim, çok sağlam ilave poz vereceğiz buraya. Sol alt köşeye ise bir artistlik yaptım. Baktım üç köşede de birer üçgen var, bir karton ve sağlam poz ile buraya da kendim siyah bir üçgen kondurdum ;-)

Birçok test şeridi ve birkaç saat harcayarak (çok zor oldu gerçekten) nihayet baskıyı aşağıdaki diyagramda gösterdiğim şekilde bastım.


Ana poz 5 numara kontrastta 13 saniye. Bu sırada yeşil ile taralı alanı  parmaklarımı kullanarak 5 saniye  maskeledim. Nedeni birazdan anlaşılacak.

Bu noktadan sonra bütün ilave pozlar için 3.5 numara kontrast filtresine geçtim çünkü negatifte karenin orta kısmı dışında kontrast daha iyi.

Ana poz ve kontrastta sütunun ışık alan sağ kısmı patladığı için kahverengi hattın altına doğru elimi kullanarak 5 saniye daha verdim. Yeşille işaretli kısmı daha önce maskelemeseydim bu ilave 5s ile orası zifiri siyaha dönüşecekti. Şimdi ise içinde çok az da olsa detay olan bir siyah olacak.

Gelelim tavana...kırmızı hattın üstüne bir kartonla 6 saniye, sol üst köşeye karta yakın tuttuğum bir karton ile 20 saniye, sağ üst köşeye ise yine hareketli bir kartonla 4 saniye daha poz verdim.

Sarı hattın altına kartonla 13 saniye, ardından objektif diyaframını ful açarak sağ ve soldaki  turuncu hattın altına 10'ar saniye daha poz vererek alt köşeleri tam siyaha taşıdım.

Son olarak mor ile gösterdiğim dar kenar kısımları karton vasıtasıyla 2 saniye daha pozlayarak kenarlara azıcık daha ton verdim.

Kapadokya'ya hakim sarı/kahverengi tonlardan dolayı hafif sepia tonlanmış bir versiyon da fena olmayabilir diye düşündüm. Aklınızdan tonlama geçiyorsa elinizde birkaç baskının olması fena olmaz. Böylece tonlama ile gelebilecek birtakım sürprizlere karşı kenarda yedekleriniz olur. Ben toplamda üç baskı yaptım.


İkisini tonlamada kullanmaya niyetliydim. Biri de tonlanmamış bir şekilde kalacaktı (buradaki ana fotograf). Sepia ve selenyum tonlamayı Solan Lale yazısında oldukça detaylı anlatmıştım, burada tekrar etmeyeyim.

Toner öncesinde üç baskıdan birini 1.5 dakika ağarttım, diğerini ise 3 dakika. Ne kadar çok ağartırsak tonlama sonrasında fotograf o kadar sepiaya kayar. Ağartma süresini ve toner bileşimini değiştirerek sonsuz zenginlikte ton çeşitleri elde edebiliriz.

Aşağıdaki fotografta ağartma süresi 3 dakikaydı ve sepia ton artık iyice belirgin. Sepiadan sonra 7 dakikalık selenyum tonerden (Kodak Rapid Selenium Toner, 1+9 sulandırma) sonra ise koyu grilere hafiten bir mor nüfuz etmeye başlamış.

Baskı ıslak olduğu için yüzey yansımaları var
Kuruduktan sonra baskı düzlenecek ve kenarlar kesilerek düzeltilecek.Umarım böyle uzun uzun anlatarak siyah beyaz fotograf basmak çok zormuş izlenimi uyandırmıyorumdur. Kimisi biraz uğraştırıyor ama birçok fotograf da kolaylıkla 10 dakikada basılabiliyor. Her şey bittikten sonra o el emeği göz nuru baskıyı alıp incelemenin keyfi bambaşkadır..."buna değdi be" dedirtir!

Buraya kadar bana dayanabilen sabırlı okura teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum. Bir soru veya yorumunuz olursa çekinmeyiniz...