Afyon, 2000 |
İlk kar tanesi Bozüyük'te düştü. Karın şiddetini arttırması ve şehirlerarası yolu adeta coğrafyadan silen bir tipiye dönüşmesi çok uzun sürmedi. Afyon'a vardığımızda iyice gerilmiş sinirlerimizi İkbal lokantasının camız kaymaklı ekmek kadayıfıyla yatıştırdık. Afyon'da mahsur kalmıştık. Yolda şarampole yuvarlandıktan ve zaten artık çok uzağa gidemeyeceğimizi anladıktan sonra telefonla kalacak bir yer ayarlamıştık neyse ki.
Ertesi gün fotograf çeke çeke Afyon'un eski bir mahallesinde gezinirken yıllanmış bir evin kapısında bir amca bizi selamladı. Tipik "nereden geliyorsunuz...nereye gidiyorsunuz"lardan sonra içeriye buyur etti. Bir anlık tereddütün ardından "e hadi girelim biraz" dedik. Tam kapının eşiğinde amca "geçin yavrularım geçin, birazdan imanınızı gevreteceğim" demez mi? Birer ayağımız havada, o kritik saniye içinde arkadaşlarla göz göze geldik. Devam mı, yoksa gerisin geriye mi? Aslında artık çok geçti, geri dönmek büyük ayıp olurdu. Mecburen Hensel ve Gretel misali içeri girdik. "Buyrun, birazdan perdeyi açacağım, imanınızı gevreteceğim" diyerek evin derinliklerine doğru bizi sürükledi. Evi gezdire gezdire hikayesini anlatmaya başladı. Karısı ölmüştü. İşte şu odada çiçekleri büyütüyordu. Şurası da mutfaktı. Yıllarca severek marangozluk yapmıştı. Öte köye gitsek hala "Omega saat gibi tık açılan, tık kapanan" ahşap pencereyi görebilirdik. Anlatıyordu ama bir türlü şu açılacak olan perde ve gevreyecek olan imanımızla ilgili durum netleşmiyordu. Oturma odasında beşimiz bir kanepeye yerleştik, o da tek başına karşımıza geçti. "Şimdi perdeyi açıyorum" dedi...ve bir Türk sanat müziği şarkısı söylemeye başladı! Meğer açılacak olan perde buymuş! Hayati amca bir sanat müziği korosundaymış, ona istinaden bize şarkı söylemek istemiş. İyi de güzel amcam, misafire imanınızı gevreteceğim denir mi yav?
Hayati bey, Afyon, 2000 |
Konser bittikten sonra fotograf için izin aldım. Makinayı sehpaya bağladım. Arçelik marka teypli radyosu, çalar saati ve duvardaki takvimi ile beraber, hayatının sonbaharını yalnız yaşayan Türk sanat müziği tutkunu, eski marangoz Hayati amcanın portresini çektim.
Ayrılmadan önce adresini aldım ve sonradan postayla fotografı gönderdim. Portresini çektiğim insanlara mutlaka bir baskı ulaştırmaya çalışırım. Hayati amca ise sürpriz yaptı, bir kart yolladı. Fotografı almıştı, teşekkür ediyordu. O kadar ince bir insandı işte.
Ben şahidim, çektiği insanların portrelerini gönderiyor. Mesala bende bir kaç tane var :). Ama ben daha basıp veremedim :( Özür dilerim.
YanıtlaSilSimon'la beraber fotografım dışında başka göremedim, doğru. Bekliyoruz :)
SilBu aralar en favori bloguma göz atamamiştim. Belli bir süreden sonra geri gelince ve birden fazla blog girişini görünce bir ziyafet sofrasına oturacakmış gibi keyifleniyorum. Ne kadar güzel bir kar altinda kasaba fotoğrafı. İnsan figürleri özellikle fotoğrafın önemli elamanları. Onlarsız bu denli doyurucu bir fotoğraf olmayacaktı. Bu fotoğraf ziyafeti için teşekkürler. Biraz da teknik detay bilgisi almamız mümkün mü?
YanıtlaSilBir "ziyafet" sunabiliyorsak ne mutlu bana! Teşekkürler Alparslan.
SilTeknik mevzular şöyle:
Her iki fotograf için de Ilford FP4+ kullandım. ID11 (1+1)'de 8 dakika 45 saniye yıkamışım diye not etmişim. Negatiflerin yoğunluğu ve kontrastı biraz düşük. Bugün FP4'ü sanırım biraz farklı pozlar ve yıkardım. FP4 aslında nefis bir film. Yeni Tmax400 olmasa FP4 kullanırdım.
O zamanlar Canon EOS makina vardı (sonra çalındı, ama o başka hikaye). Kent manzarası için 100mm makro, portre içinse 24mm geniş açı kullandım.
Selamlar
Blogspot'un bana bir azizliği mi yoksa tablet kullananların yaşadığı bir sıkıntı mı bilmiyorum ancak bir müddet sonra adeta donuyor ve yaziya devam etmek mümkün olmuyor. Neyse, marangoz evsahibi ile ilgili olarak da özellikle tonlari çok beğendimi belirtmek istemiştim. Eminim esas sahnede -kontrastli olsa da- bu denli kontrast zengin koyu ve beyaz tonlar yoktu. Fotoğrafçının bu fotoğrafı böylesi yorumlayabimesi gerçekten ustalık gerektiriyor.
YanıtlaSilTeknik detay ricama geri gelecek olursak, 35mm formatta 35 ya da 50 mm objektif kullanildigini düşünüyorum (?) Film ve film banyosu (banyo süresi, derecesi, sürede uzatma v.b) gibi bilgileri de sakıncası yoksa ilgiyle bekliyoruz :)
Kayıt edildiği "An" dan sıyrılmış ve özgürleşmiş çok güzel bir fotoğraf... Kar da, elinden geleni yapmış dönemini ve döneminin estetik çirkinliklerinin delillerini bir hayli kamufle etmiş... Ama yeterli mi? Yetmez...Fotoğrafçı da hakkını fazlasıyla vermiş, insan objesinin yerinde kullanıldığı ve fotoğrafa tekrar tekrar baktırdığı bir fotoğraf... Kompozisyonun ve tonal dengenin güzelliğinden bahsetmeme zaten gerek yok. Ellerine sağlık...
YanıtlaSilBu arada üstadım fotoğraf hikayelerin fotoğrafın güzelliğini inanılmaz destekler boyutlara ulaştı. Bu konuda bir kitap nasıl olur, örneği var mıdır? Ne dersin?
Teşekkürler Photocell.
YanıtlaSilUzun zamandır hayalimde blog'dan derleme yazıları temel alan, kendi içinde bütünlüğü de olan bir kitap var. Ama hangi kapıyı çalmak lazım hiç araştırma fırsatım olmadı. Bakalım...