Direkli Kilise, Zelve, 2013 |
Önce direğin diğer tarafından birkaç fotograf çektim. Son karemi ise tavandaki bu "X" için kullandım. Tripod ve makina neredeyse yere sıfırdı. Obtüratörü B'ye getirdim, saatime baktım, deklanşöre bastım, 30 saniyelik poz süresini sayarken mekandaki azıcık ışığın filme yavaş yavaş nüfuz edişini hayal ettim. Sütun ve tavanın adeta üstüme devrilmek üzere olan dev bir mantara benzediğini ise yeni fark ediyorum.
Bin yıl önce birilerinin taşı toprağı kazarak bir dehliz yaratmakla yetinmeyip bir de içine sütun ve harikulade tavan süslemesi düşünmesi ne kadar süzülmüş bir beğenileri olduğunu göstermiyor mu?
Meraklısı için fotografın karanlıkoda öyküsü:
Orta format TLR tipi makina ve sabit 80mm optik kullandım. Birçok orta format makinanın standart objektifi olan 80mm bukalemin gibi renkten renge dönüşebilen ilginç bir odak uzaklığı. Kullanım şekline bağlı olarak hem geniş açı hem de hafif tele etkisi elde edebilirsiniz. Bu fotografta üstümüze doğru kıvrılan tavandan dolayı geniş açı etkisi oluşmuş.
Kodak Tmax400 filmi ev yapımı ID-68 formülüyle yıkadım.
Onca detay zenginliğine rağmen kontrastı düşük bir negatif var elimizde. Bu fotografın baskısında esas hedefim tavandaki "X"in etkileyici bir şekilde ortaya çıkmasıydı. Negatiften tahmin edebileceğiniz gibi bu normal kontrastlarda olacak iş değil, özellikle karenin orta kısımlarında. Nitekim bir iki denemeden sonra 5 numara (en sert) kontrast filtresine geçtim.
Başlangıç noktası olarak karenin tam ortasını baz aldım; yani burası için iyi poz ve kontrastı belirleyecek, karenin geri kalanını ilave müdahaleler ile toparlayacaktım. Neler olabilir bunlar? Yine negatife bakarsak: yukarı doğru yoğunluk artıyor, bu kısmı ortaya göre dengelemek gerekecek; sağ/sol üst köşeler daha da yoğun, buralara biraz daha fazla poz vermek gerekecek.
"Gerekecek" diyorum ama hiçbir gereklilik yok aslında tabii ki. İstersek oraları olduğu gibi de bırakabiliriz. Ama bunu yaptığınızda göreceksiniz ki göz köşelerden kaçacak. Ben ise göz dönüp dolaşıp tavandaki "X"e gitsin istiyorum. Bunu da ancak köşeleri koyulaştırarak yapabiliriz.
Devam edeyim...sağ alt köşenin detaysız siyah olmasını istedim, çok sağlam ilave poz vereceğiz buraya. Sol alt köşeye ise bir artistlik yaptım. Baktım üç köşede de birer üçgen var, bir karton ve sağlam poz ile buraya da kendim siyah bir üçgen kondurdum ;-)
Birçok test şeridi ve birkaç saat harcayarak (çok zor oldu gerçekten) nihayet baskıyı aşağıdaki diyagramda gösterdiğim şekilde bastım.
Ana poz 5 numara kontrastta 13 saniye. Bu sırada yeşil ile taralı alanı parmaklarımı kullanarak 5 saniye maskeledim. Nedeni birazdan anlaşılacak.
Bu noktadan sonra bütün ilave pozlar için 3.5 numara kontrast filtresine geçtim çünkü negatifte karenin orta kısmı dışında kontrast daha iyi.
Ana poz ve kontrastta sütunun ışık alan sağ kısmı patladığı için kahverengi hattın altına doğru elimi kullanarak 5 saniye daha verdim. Yeşille işaretli kısmı daha önce maskelemeseydim bu ilave 5s ile orası zifiri siyaha dönüşecekti. Şimdi ise içinde çok az da olsa detay olan bir siyah olacak.
Gelelim tavana...kırmızı hattın üstüne bir kartonla 6 saniye, sol üst köşeye karta yakın tuttuğum bir karton ile 20 saniye, sağ üst köşeye ise yine hareketli bir kartonla 4 saniye daha poz verdim.
Sarı hattın altına kartonla 13 saniye, ardından objektif diyaframını ful açarak sağ ve soldaki turuncu hattın altına 10'ar saniye daha poz vererek alt köşeleri tam siyaha taşıdım.
Son olarak mor ile gösterdiğim dar kenar kısımları karton vasıtasıyla 2 saniye daha pozlayarak kenarlara azıcık daha ton verdim.
Kapadokya'ya hakim sarı/kahverengi tonlardan dolayı hafif sepia tonlanmış bir versiyon da fena olmayabilir diye düşündüm. Aklınızdan tonlama geçiyorsa elinizde birkaç baskının olması fena olmaz. Böylece tonlama ile gelebilecek birtakım sürprizlere karşı kenarda yedekleriniz olur. Ben toplamda üç baskı yaptım.
İkisini tonlamada kullanmaya niyetliydim. Biri de tonlanmamış bir şekilde kalacaktı (buradaki ana fotograf). Sepia ve selenyum tonlamayı Solan Lale yazısında oldukça detaylı anlatmıştım, burada tekrar etmeyeyim.
Toner öncesinde üç baskıdan birini 1.5 dakika ağarttım, diğerini ise 3 dakika. Ne kadar çok ağartırsak tonlama sonrasında fotograf o kadar sepiaya kayar. Ağartma süresini ve toner bileşimini değiştirerek sonsuz zenginlikte ton çeşitleri elde edebiliriz.
Aşağıdaki fotografta ağartma süresi 3 dakikaydı ve sepia ton artık iyice belirgin. Sepiadan sonra 7 dakikalık selenyum tonerden (Kodak Rapid Selenium Toner, 1+9 sulandırma) sonra ise koyu grilere hafiten bir mor nüfuz etmeye başlamış.
Baskı ıslak olduğu için yüzey yansımaları var |
Buraya kadar bana dayanabilen sabırlı okura teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum. Bir soru veya yorumunuz olursa çekinmeyiniz...
Sevgili Omar Bey,
YanıtlaSilBlogunuz biz genç karanlık odacılara mutluluk ve heyecan veriyor.
Uzunca süredir sessiz sessiz takipçiniz olmakla beraber, aklımdaki soruyu bu pek beğendiğim (ellerinize sağlık!) baskınızın altına yazmak istedim.
Geliştiricilerinizi evde hazırlıyorsunuz ve hatta hammadelerin bir kısmını da Kimetsan'dan sipariş ediyorsunuz yanılmıyorsam.
Ancak Kimetsan kimyasalları kiloyla satıyor. Halbuki çoğu kimyasal da çok küçük miktarlarda gerekiyor.
Kimyasalları kiloyla alıp çok uzun zaman boyunca saklıyor musunuz yoksa daha ufak miktarlarda satan ama benim bilmediğim yerler var mı önerebileceğiniz?
Öğrenci bütçesiyle çıkamadım işin içinden!
Merhaba Marlis,
YanıtlaSilEvet, Kimetsan en az 1kg'lık paketlerde satıyor herşeyi. Sağolsunlar, bu şekilde kaba hesabıma göre bana 200 yıl yetecek Fenidon'um oldu :)
Film/kart banyolarımı ancak son 7-8 ayda evde hazırlamaya başladım. Dolayısıyla kimyasalların uzun vadede ömrü konusunda henüz çok net fikrim yok...göreceğiz bakalım. Şimdilik sıkıntı olmadı.
Fenidon haricinde bütün kimyasallar Sirkeci'de bulunabiliyor. Metol, Hidrokinon ve Potasyum Bromür Pamuk Ticaret'te gramla satılıyordu (ben Metol'ü oradan aldım mesela); Sodyum Sülfit, Sodyum Karbonat, gerekirse Borik Asit Balmumcular'da bulunuyor.
Kimetsan'dan 1'er kg almak durumunda kaldığım için bende şu anda ihtiyacımdan çok fazla Fenidon ve Hidrokinon var. İstanbul'daysanız size seve seve bir miktar hediye edebilirim. Profil sayfamda mail adresim var, oradan da iletişime geçebilirsiniz.
Şu ana kadarki tecrübelerime göre Fenidon'u özellikle kart banyoları için öneririm. Film banyosu içinse Metol daha ince grenli sonuçlar, Fenidon ise daha iyi gölge detayı (yani daha yüksek film hızı) veriyor.
Son olarak, başka karanlıkodaseverlerden mesaj almanın, onların varlığını bilmenin beni mutlu ettiğini belirteyim.
Selamlar, saygılar
:) Maalesef Ankarada'yım. Ancak Pamuk Ticaret ve Balmumcular'ı yarın arayıp bir konuşacağım.
YanıtlaSilÖnerileriniz için teşekkür ediyorum; belki birgün İstanbul'a geldiğimde görüşme şansımız da olur.
Sevgiler,
İpek