24 Mart 2013 Pazar

Rakı - Balık - Kemençe

Akçakoca














Akşamın ilerleyen vaktiydi, ışık iyice azalmıştı, optiğim max f/4’e kadar açılıyordu, ama Karadeniz kıyısındaki Akçakoca’da karşıma çıkan bu meclise kayıtsız kalamazdım. Evet, bir noktadan sonra neşe zirve yaptı ve horona geçildi

Sofraya buyur edilmeme rağmen teşekkür edip fotograf çekmekle yetindim. Yabancıyla sofrayı paylaşmak dünyada benzerine nadiren rastlanan, bizi biz yapan, özenle muhafaza etmemiz gerektiğini düşündüğüm bir gelenek. 

Bu fotografın, anısı dışında, beni  düşündüren başka bir yönü daha var. Önce aşağıdaki kontakt baskıyı paylaşmak istiyorum:

Büyütmek için tıklayın
Bu filmi nerdeyse 6 yıl önce çekmiştim ve o dönemlerde kırmızıyla işaretlediğim kareyi basmıştım. Pek içime sinmeyen  bir fotograf olmuştu, ama niyesini çok analiz etmeden arşive kaldırıp unutmuştum. Sonra geçen Cuma günü kontakt baskıyı çıkarıp tekrar dikkatle incelerken işaretli kareden hemen sonraki fotografa takıldım (17 numara). Bunu nasıl kaçırmıştım? Bu fotograf serisinde, karmaşaya bir bütünsellik vermek için, gözüm dönüp dolaşırken uğrayabileceği veya takılıp kalabileceği bir odak istiyor (buna genel bir “kural” demeyeyim ama bence iyi bir kılavuz). İkinci fotografta kemençe çalan adamın kalkık kafası ve yüzündeki gülümseme bu odağı sağlıyor; ilk fotografta ise kemençe çalan adamın iki yanındaki adamlar arasında geçen diyalog hoşuma gitmiş olacak ki bu kareyi basmak üzere işaretlemişim, ama sonra bunun fotografı yeterince taşıyamadığını hissetmiş olmalıyım. Neyse, bu keşiften sonra dün en baştaki fotografı bastım.

Lafı biraz dolandırdım, lakin varmak istediğim bir yer var. Yanında sayısal makinası olan bir arkadaşla fotograf çektiğimde şu senaryoyu sıklıkla görüyorum: “Aa, kart dolmuş (çünkü aylardan beri boşaltılmamış?), hemen hızlıca birkaç fotograf sileyim de yer açılsın”. Bunu gördüğüm zaman kendine şans verilmeyen, bir daha geri gelmemecesine yok olan o fotografların kaderini düşünürüm. Belki bir yıl sonra, beş yıl sonra, onbeş yıl sonra, çekenin fotograf anlayışı evrildikçe o fotograflara başka bir gözle bakılacaktı. Burada gösterdiğim kare için film kullanmasaydım, 16 kare yerine sayısal makinayla 160 kare çekseydim, yarısını ilk yarım saat içinde silseydim, kırmızıyla işaretli kareyi bir kenara ayırıp kalanını hard disk’in karanlık bir köşesine koysadım,  bugün geri dönüp o kenara ayırdıklarımı başka bir gözle değerlendirme fırsatım ve isteğim olur muydu?  Ya silinmiş olanlar? Bu blog’u uzun süredir takip edenler sayısal fotograf mevzusuna nerdeyse hiç girmediğime dikkat etmişlerdir. Hem gereksiz bir karşılaştırma ve kamplaşma içine düşmemek, hem de mevzuyu çok dağıtmamak için bundan kaçınıyorum. Ama sayısal fotografın büyük bir avantajı gibi görülen ve gösterilen, “dilediğin kadar çek, kötü olanı sil” sloganının ve bununla gelme tehlikesi yüksek olan disiplin eksiğinin fotografçı için yararını/zararını iyi değerlendirmekte fayda var. Burada gösterdiğim fotograf ve kontakt baskı bana analog fotografın dezavantajı gibi gösterilen yönlerinin avantaj olarak da görülebileceğini  tekrar hatırlattı.

İki haftalık bir ara veriyorum dostlar, ufukta yolculuk var…o zamana kadar sağlıcakla kalın!


Meraklısı için fotografın karanlıkoda hikayesi:
Bronica RF645 orta format makina, 65mm hafif geniş açı optik. Ilford HP5 filmi 1:1 sulandırılmış D76’da 13 dakika yıkadım.

Baskı için fiber tabanlı Ilford MGIV kart kullandım. Önce nerde olduğumu anlamak için negatifin marjördeki görüntüsüne bakıp “hmm, 3 numara kontrastta 20 saniye gibi duruyor bu” dedim J Küçük bir kart parçasını fotografın kalbine koydum (bugünlerde çok tutumluyum valla) , 20 saniye pozladım. Mikrodalgada kuruttuktan sonra:


Fena tahmin değil. Çok az daha istiyor. Azıcık daha kontrast da ister mi ne? Peki, iki tane daha test alacağız. Biri 3 numara kontrast ve 22 saniye, diğeri 3 numara kontrastta 11 saniye, üstüne 3.5 kontrastta 11 saniye. Yani 3.25 kontrastta 22 saniye diyebiliriz. Evet, fotografın temelini sağlam atmaya çok dikkat ederim.Yine mikrodalga sonrasında:

Soldaki 3.25, sağdaki 3 numara kontrast. Kart yüzeyindeki yansımalardan çok belli olmuyor ama 3 numara kontrast ve 22 saniye tam istediğim gibi. 

Tamam, bir düz baskı yapalım bakalım.

Tahmin ettiğim gibi, soldan sağa doğru fotograf gittikçe açılıyor, çünkü üstü kapalı mekan sağdan ışık alıyordu. Peki, sağa daha fazla poz vereceğiz. Öndeki masa da benzer şekilde daha fazla ton ister. Sağ arka planı ne yapacağız? Ordaki karmaşa rahatsız ediyor, hele o beyaz levha direkt gözü üstüne çekiyor.

Burada  göstermeyeceğim iki deneme daha yaptım. Birinde ful baskı ile karenin sağına ve masaya %30 ilave poz verdim. Yeterli olmadığını görüp bir sonraki baskı için %50 ilave pozda karar kıldım. Ayrıca fotografın en üstünü ve sol üst köşeyi de biraz koyulaştırmak iyi olabilir diye düşündüm. Diğer denemede ise arka plandaki levha için kontrastı 1 numaraya düşürüp birkaç ilave poz denedim. Neticede diyaframı 2 stop açıp levhayı 50 saniye daha pozlamaya karar verdim.

Bu levha için L şeklinde kestiğim iki karton parçası kullandım. İlave pozlar için bunlarla aşağıdaki gibi istediğiniz şekilde ve büyüklükte dikdörtgenler oluşturabilirsiniz.


Bütün bu denemelerden sonra final fotografı aşağıdaki baskı planında gösterdiğim şekilde pişirdim.

Ana poz, 3 numara kontrastta 22 saniye.


  1. Kırmızı hattın sağına doğru sürekli hareketli bir karton parçası ile ilave 11 saniye (17 Şubat 2013  Kapadokya fotografındaki videoda gösterdiğime benzer şekilde).
  2. Elime şekil vererek mavi hattın aşağısına doğru 11 saniye.
  3. Düz bir karton parçası ile karenin tavanına 7 saniye. Sol üst köşeye yine elime şekil vererek 7 saniye daha.
  4. L şeklindeki kartonlar ile arka plandaki beyaz levhaya (yeşil ile çevrili alan) 1 numara kontrast filtresiyle 50 saniye (Niye 1 numara burada). Diyafram da 2 stop açıldı.
  5. Son olarak, sağ üst köşeye 7 saniye.

Bu noktaya varmak en az bir, belki birbuçuk saatimi almıştır herhalde. Eee, vakit alıyor bu işler. Emek olmadan fotograf olmuyor.

Fiber tabanlı 30x40cm Ilford MGIV karta baskı:


Leğenin üstünde Fix yazıyor ama içindeki su...kimyasallara mümkün mertebe elimi sokmuyorum, maşa kullanıyorum.

16 Mart 2013 Cumartesi

Kayış - Kasnak - Volan


"Ne kadar çok kayış, kasnak
                         ne kadar çok volan
                              ne kadar çok motor
dönüyor, ha babam dönüyor, ha babam dönüyor, dönüyor,
ne kadar çok adam, ne kadar çok adam
işsiz kalırsam, işsiz kalırsam, diye düşünüyor."

Memleketimden İnsan Manzaraları - Nazım Hikmet

Meraklısı için fotografın karanlıkoda öyküsü:
Leica M6 makina. 35mm optik. Ilford Delta 400 film. XTOL film banyosu.


Negatife bakınca baskı için aklımdan geçen şu oldu: işçilerin pantolonlarına göre ana poz ve kontrastı ayarla; soldaki makina fazla açık çıkacak, oraya bir ayar çekmek gerekecek.

Marjördeki negatif görüntüsüne bakınca küçük bir kart kesiği ile 10 saniyelik bir poz ne verecek göreyim dedim. Kontrastı da 3.5 numara olarak tahmin ettim. 15 yıldır çorba hazırlayan aşçı ne kadar un katacağını göz kararı bilir...bizimkisi de o misal. Sonuç:


Pantolonlar azıcık daha koyu olsun istedim. Bir yandan da soldaki makina için pozu bulmam lazım. Bu kez hem pantolonları hem de makinanın bir kısmını dahil edecek şekilde iki test daha aldım. Bunları aşağıda gösteriyorum. Pantolonlar için 12s denedim - alttaki şerit - ve gördüğünüz gibi makinanın tonları fazla açık, ama pantolonlar bu kez tam olmuş.


Üstteki 20s'lik şeritte ise makina fena değil; belki biraz koyu. Ama artık ne yapacağımı biliyorum ve direkt ful baskıya geçtim. Önce 12s'lik ana pozu verdim. Ardından, aşağıdaki diyagramda gösterdiğim şekilde, makinayı adım adım sol üst köşeye kadar koyulaştırdım: çöp olmuş bir fotograf kartından bir maske keserek kırmızı hattın soluna 3 saniye, ardından elimi maske olarak kullanarak mavi hattın dışına doğru 3 saniye daha ve son olarak en üst sol köşeye 2 saniye daha poz verdim.


Fotograf kartı hep pahalıydı ama son zamanlarda iyice el yakmaya başladı. Sigaram yok, kumarım yok diye kendimi avutayım diyorum ama o da bir yere kadar :) Bu yüzden yayla gibi geniş kenar boşlukları bırakmamaya başladım...yazıktır, günahtır valla :) Yine 24x30cm'lik kart kullanıyorum, ama standart baskı boyutum 15.3x23.3 cm olduğu için 24x30'luk kartın kenarlarından bir miktar kırpıp bunları test şeridi olarak kullanıyorum. O yüzden aşağıdaki ıslak baskıda kenarlar yamuk kesilmiş görünüyor.


Ama fotograf kuruyup düzlendikten sonra kenarlar düzgün bir şekilde kesilecek:


Baskı, fiber tabanlı Ilford Multigrade karta. Kart banyosu ise ev yapımı ID-78. Bunun formülünü geçen haftalarda yazmıştım. Ve kanım bu kart banyosuna iyice kaynamaya başladı. Normalde Dektol ile oldukça soğuk tonlar veren Ilford Multigrade ID-78'de hoş bir sıcaklık elde ediyor. Hazırlamak istediğim başka formüller de var ama sanırım onlar biraz daha bekleyecek.

10 Mart 2013 Pazar

Balıkçıllar ve İstanbul Silüeti

Salacak - 2011
Bu hafta biraz şekerli bir fotograf, bir "hayat güzeldir" fotografi paylaşayım. Amatör sıfatını seve seve kullandığım, hele yaptıklarım aman sanat olarak değerlendirilsin kaygısı hiç taşımadığım için şekerli fotograf paylaşmaktan pek de gocunmuyorum (ama kötü olduğunu düşündüğüm fotografı da asla göstermem). Uzun süre çekmeyi hayal ettiğim bir fotograftı bu aslında. Ve çekim hiç de göründüğü kadar kolay değildi. Salacak'ta kayaların aşağısına, su seviyesine kadar inmek lazım bu açı için. Daha yüksekten çekilirse kayalar ve arka planın arası açılıyor, fotografın ortası boş denizle doluyor. Peki suya kadar indik, balıkçıllar öyle güzel güzel poz veriyor sanıyorsanız yanılırsınız. Bütün kuşlar gibi sürekli tetikteler, gözler hep üstümde, hiçbir hareketim dikkatlerinden kaçmıyor. Ben de 90mm objektife rağmen yine bayağı yakınım. Çooook ağır hareket ediyorum, gözlerim önüme bakıyor, sadece göz ucuyla hareketlerini takip ediyorum. Yine son derece yavaş makinayı gözüme kaldırıyorum, huylandıklarını hissediyorum. Bir, iki derken, 13 kez deklanşöre basmışım. Sadece bir karede en sol ve sağdaki kuşların gagası belirginken ortada kayda değer bir hareket var. Arka fonda Sultanahmet, Ayasofya ve Topkapı, denizde ise biri eski biri yeni (Suhulet mi?) iki arabalı vapur.

Bu demir ve taşların neyin kalıntısı olduğunu bilen var mı?

Meraklısı için teknik bir muhabbet:
Leica M6 makinada 90mm optik. Kodak Tmax400 filmi 1:2 sulandırılmış Ilford Perceptol'da, 24 derecede  13 dakika yıkadım. Negatif çok güzel:


Yine klasik test şeritleriyle (daha eski postalarımda test şeritlerinden çokça bahsettim) poz için iyi bir başlangıç noktası buldum: 3.5 numara kontrast filtresiyle 14 saniye. Bu pozla yaptığım düz baskıda karenin sol kısımlarının biraz açık kaldığını (artık çekim anındaki ışık durumuyla alakalı bir sonuç), yani ton dağılımı açısından biraz daha denge gerektiğini gördüm. Keza gökyüzü de azıcık daha ton ister diye düşündüm.

Düz baskı
Aşağıdaki baskı planında gösterdiğim şekilde, bir karton parçasını kırmızı hattan ok yönüne doğru hareketle 3 saniye daha, ardından aynı kartonla mavi hattın üstüne 3 saniye, ve son olarak göğün üst kısımlarına, kareyi birazcık üstten kapatmak için, 2 saniye daha poz verdim.

Baskı diyagrami

Yukarıdaki diyagramla ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için yine size özel minik bir video hazırladım.


Bu sefer video kamerayı agrandizörün arkasına yerleştirdim. Yoksa gökyüzüne ekstra pozu nasıl gösterebilirim ki? Haliyle fotograf ters gözüküyor. Tık tık saniyeleri sayan yine metronom.

Fiber tabanlı 24x30cm ebatındaki Ilford Multigrade karta, Kodak Dektol kart banyosu kullanarak yaptığım baskı aşağıda:

Son yıkama öncesinde
Evet, yarın tekrar işbaşı, tekrar 5 günlüğüne hamster tekerine gireceğiz. Siz de benim durumdaysanız bu yazının Pazartesi öncesi hayatınıza azıcık renk verdiğini ümit ediyorum. Yorumlarınızı, varsa, her zaman beklerim.

3 Mart 2013 Pazar

Plaza Mayor, Trinidad - Küba


Küba'nın güney kıyısındaki, UNESCO dünya mirası listesinde bulunan Trinidad kasabasının Plaza Mayor meydanında akşam vakti. Kilisenin hemen sağından yukarıya doğru çıkan merdivenlerin (fotografın dışında) sonunda her akşam olağanüstü kıvrak salsa danslarının sergilendiği Küba'nın en ateşli açıkhava dans pisti var. 

Meraklısı için kısa teknik bilgiler:
Rangefinder tipi 6x4.5 makinada (Bronica RF645) orta format Kodak TriX film kullandım. D76 film banyosunu 1:1 sulandırıp filmi 11 dakika yıkadım.


6x4.5 negatifin en/boy oranı 30x40cm kart ile aynı olduğu için bu tip negatif ile bazen baskıyı kenar boşluğu bırakmadan tüm karta ve marjör kullanmadan yapıyorum. Bunun için plastik kart daha elverişli çünkü düz duruyor.

Selenyum tonlanmış 30x40cm plastik Ilfospeed kart son yıkamada
30x40cm baskıyı Ilford'un plastik Ilfospeed kartına yaptım. Fiber kart size meşakkatli geliyorsa ve bugüne kadar sadece plastik Multigrade kart kullandıysanız Ilfospeed'i mutlaka denemenizi öneririm. Ilfospeed sabit kontrastlı bir kart ve şu anda bildiğim kadarıyla piyasada sadece 3 numara kontrastlı olanı var. Ama bu kontrasta uygun bir negatif ile şahane baskılar elde edebilirsiniz. Genelde plastik kartlar 1 dakikada gelişiyor. Ilfospeed'i ise en az 2 dakika geliştirmeyi öneriyorum.

Küçük ve büyük iki ayrı baskı