“Blog Hakkında” kısmında belirttiğim gibi, fotografın
anlattığı, gösterdiği, hissettirdiği yanında mutfak kısmı aslında çok önemsiz
kalıyor. Geçen yıl içinde blogumun zanaat ağırlıklı olmasını çok fazla
sorguladım. Yani okuyucu zaman zaman “bu karanlıkoda geyiğine ne gerek var,
neticedir önemli olan” demişse benim bunu kendime her hafta sorduğuma emin
olabilir. Lakin baştan beri blogun “konsepti” analog siyah beyaz fotografın
zanaat yönünü, mutfağı biraz daha fazla açmak, belki de işin bu kısmını hiç
bilmeyenlere tanıtmak oldu. Kendi fotografı için bir faydasını gören olduysa ne
mutlu bana.
Sizi bilmem ama ben şahsen bu işe giriştiğim için mutluyum.
Çünkü en başta tanımadığım fotografçılarla tanışmama vesile oldu. E madem şimdi
bir yılı doldurmuşuz, sanki uygun bir fırsat gibi duruyor…beni bu blogu yazmaya
cesaretlendiren değerli dostum karikatürcü Hamza Akın'a teşekkür etmek isterim.
Yılın son yazısında bütün işlerin çıktığı mutfaktan, bizim
karanlıkodadan birkaç fotograf paylaşayım. Keşke son 14 yılda bütün
karanlıkodalarımın bir fotografını çekmiş olsaydım diyorum şimdi…leğenler yerde,
agrandizör ütü masasının üstünde..müthiş iptidai ortamlar yani. Yine de, karartabildiğiniz bir mekana bir
agrandizör, üç tane de leğen sığdırabildikten sonra bu iş yapılabiliyor.
Aklıma özellikle yeni kıta fotografçılarının karanlıkodaları geliyor,
ameliyathane gibi, suyu var, havalandırması var, var oğlu var. Halbuki hiçbiri şart değil.
Merdivenaltlarına yapılmış minik odacıklardan canavar gibi baskıların çıktığını
gördüm.
Benim hiçbir karanlıkodamda akar su olmadı, çünkü hep odanın
yakınında banyo vardı. Bastığım fotografı banyoya götürür, orada yıkarım. Şimdikinde
bir de balkon kapısı var, orayı açtım mı karanlıkoda havalandırması da çözülüyor.
Balkon kapısı ve panjur açık |
Balkon kapısı ve panjur kapalı. Balkon camında ışık geçirmez kumaş var. |
Fotograflarda sağda agrandizörlerin olduğu kuru bölüm, solda
ise ıslak bölüm var. Islak taraf için bir marangoza 40x50 leğenleri alacak
şekilde uzun bir masa yaptırdım. Masanın altında fotograf kartlarını vs tuttuğum bölmeler
var. Bir de çekmeceler yaptırdım. Bunların üstünde yıkanmış fotografları
kurutuyorum.
Islak taraf |
Kuru tarafta ise iki agrandizörüm var. Soldaki sadece 35mm
negatif alan Focomat Ic. Üstünde bir EL-Nikkor 50mm/f2.8 optik var. Bu
agrandizör kondansör kafalı. Geçenlerde ebay’den Focomat için difüz ışık veren
bir renkli kafa aldım. Geldiğinde bakalım monte edebilecek miyim.
Kuru taraf |
Sağdaki ise en sık kullandığım Meopta Opemus 6a agrandizör. Bununla
35mm’den 6x6 negatife kadar çıkabiliyorum. Işık kaynağı Meopta Meograde adında
difüz ve gayet homojen ışık veren bir multigrade kafa. Meopta bence
fiyat-performans açısından çok çok iyi bir agrandizör. Bir kere hemen hemen her
tarafı metal, özellikle negatif şasesi. Sütunun eğimli olması da benim için önemli.
Düz sütunlu agrandizörlerde kafayı yükselttikçe, yani fotograf tabanda büyüdükçe,
önce marjör sonra fotograf sütuna çarpmaya başlar ve baskı imkansız hale
gelebilir. Bunu ancak duvar montajıyla veya sütunu taban sehpasından ayırmakla çözmek
mümkün olur. Meopta gibi eğik sütunlu agrandizörlerde ise kafayı yükseltince
tabandaki görüntü olduğu yerde kalır ve bu problem oluşmaz. Yıllar önce
düz sütunlu bir Durst agrandizör kullanırken çok küfretmişimdir de, o yüzden bu özellik
benim için çok değerli. Haa şu olabilir, agrandizör düz sütunludur ama kafa ve negatif
sütundan uzak olacak şekilde tasarlanmıştır; bu da bir çözüm.
Kuru taraf |
6x6 negatifler için bir 80mm/f4.0 Schneider Componon
objektif, 35mm negatifler içinse son zamanlarda harikulade bir 50mm/f2.8
Minolta Rokkor objektif kullanıyorum. 35mm negatifler için bile difüz ışık
kaynağından dolayı aslında Meopta’yı tercih ediyorum.
Şimdi keşke 6x9’a kadar, hatta 4x5 inç’e kadar çıkan bir
agrandizörüm olsaydı diyorum. Eğer böyle bir agrandizör satmaya niyetli
birisini tanıyorsanız lütfen bizi görünüz! J
Bir mail atmanız yeter.
2013’te her şey gönlünüzce olsun. Görüşmek üzere.