29 Mart 2012 Perşembe

Schwaebisch Hall - Almanya


Almanya’nın güneybatısındaki küçük bir kasabadan, Schwaebisch Hall’den bir enstantane. Böyle kasabaların tarihi kent merkezlerinin korunması için ciddi bir çaba harcandığı hemen belli olur. Fotografta en geride görülen ve “Fachwerkhaus” olarak adlandırılan eski yapılar böylece yüzyıllara meydan okuyarak  günümüze kadar ulaşabilmiş (http://en.wikipedia.org/wiki/Timber_framing veya http://de.wikipedia.org/wiki/Fachwerkhaus). Türkiye’de benzer bir korumacılığı sadece Safranbolu’da ve daha küçük ölçekte Amasya'da görebiliyoruz ne yazık ki. Buna da şükür diyelim, ama keşke çok daha fazla örnek sayabilsek.


Meraklısı için bazı teknik bilgiler:
Basit ve mekanik bir 35mm SLR makina, 50mm sabit optik. Ilford FP4 filmi 1+3 sulandırılmış XTOL’de yıkadım. Artık XTOL, ID-11 veya D76 gibi film banyolarını 1+3 seyreltmeyi tercih etmiyorum, çoğunlukla 1+1 kullanıyorum. 1+3’te negatifler benim için fazla yumuşak çıkıyor. Agrandizörün ışığı da yumuşak olunca çok sert kontrast filtreleri kullanmam gerekiyor.




Burada gösterdiğim baskı için fiber tabanlı 24x30cm Ilford MGIV warmtone kart kullandım. Kart banyosu Tetenal Eukobrom. Sabitleme banyosundan yeni çıkmış baskı:


22 Mart 2012 Perşembe

Kapadokya - 2006



Kapadokya’dan bir kış günü manzarası. İstanbul’dan otobüse binerken kar bulacağımı ümit ediyordum…olmadı. Yine de, tek bir kar tanesinin düşmediği o soğuk Aralık haftası boyunca Kapadokya’yı karış karış yürüdüm, fotoğraf çektim. Her sabah gün doğmadan kendimi patikalara vuruyor, karanlık çöktükten sonra pansiyona dönüyordum. Yola yalnız çıkmış olmanın verdiği özgürlükle de istediğim yerde istediğim kadar vakit geçirebiliyordum. Zaten bence fotoğraf yalnız çekilir (stüdyo, moda vb  işler hariç). Hadi bilemediniz en fazla iki üç arkadaş daha olur; ama bunlar da fotoğrafın adabını bilirler, yani kimse diğerinin ayağına basmaz, aynı karenin peşinde koşmaz. İcabında herkes dağılır, kendi işine bakar, sonra tekrar toplanılır.

Bu fotoğrafın baskısı 5 yılımı aldı! Zaman zaman böyle oluyor işte. Elde bir negatif var ama bir türlü istediğimiz gibi bir baskı çıkmayabiliyor. O zaman “illa basacam len bunu” diyerek inatlaşmaktansa negatifi bir kenara koyup olayı kafada nadasa bırakmak bazen daha iyi oluyor. Bu 5 yıl içinde tekrar tekrar negatife geri döndüğüm de oldu,  bir yıl poşetinden bile çıkarmadığım da. İki hafta önce yeniden deneyeyim dedim ve şimdi beni nispeten tatmin eden bir baskı elde ettiğimi düşünüyorum. Önceleri salt gökyüzü kontrastına yoğunlaşırdım. Ama sanırım gökteki kontrast ve yerdeki kontrast arasındaki uyum bu fotografta bir hayli önemli. Gökyüzünde abartı kontrasttan sakınınca ortaya daha uyumlu bir sonuç çıkıyor.

Bazı teknik detaylar:
6x6 orta format SLR makina. 50mm geniş açı optik. ID-11 film banyosu (1+1 sulandırılmış), 11 dakika banyo süresi. Kapadokya’da filtreleme deneyleri de yapmıştım. Her karenin üç fotoğrafını çekiyordum: filtresiz, sarı ve turuncu filtreli. Dolayısıyla aşağıdaki gibi seriler ortaya çıkıyordu. Bu baskı için kullandığım negatif en üstteki, turuncu filtre ile çekilen. Ama genel olarak en güzel negatifleri sarı filtre veriyor.


Baskı için fiber tabanlı Ilford Multigrade Warmtone kart ve Tetenal Eukobrom kart banyosu kullandım. Yukarıda yazdıklarımdan tahmin edilebileceği gibi, öyle kolay bir baskı değil. 5 yıllık zaman zarfında ulaştığım noktayı aşağıdaki iki baskı planı ile anlatmaya çalışayım.

Önce hamurun tam kıvamında olması lazım. Birazcık yumuşak veya birazcık sert olmuyor :) Demek istediğim,  her şeyin üstüne bindiği ana poz ve kontrast burada çok önemli. Test şeritleriyle gördüm ki 3 numara filtrede baskı birazcık yumuşak, 3.5 numara filtreyle ise birazcık sert çıkıyor. Bu durumda multigrade kartların bir güzelliğinden faydalanabiliriz. Tüm poz aynı kontrastta olacak diye bir kural yok. Neticede ben de 19 saniyelik ana pozu ikiye böldüm, 3 numara filtre ile 8.5s, 3.5 numara filtre ile yine 8.5s kartı pozladım. Ama bütün bu poz boyunca tel ucundaki küçük bir bir blu-tac parçasını patikanın üstünde gezdirdim (detaylar için 6 Ocak 2012 tarihli fotoğrafa bakılabilir), böylece patika bir nebze açık oldu. Şimdi gözümüz bu patikayı daha rahat takip edip uzaktaki peribacasına varabiliyor.

Ardından sıra gökyüzünü işlemeye geliyor (Baskı Planı - 1). Buraya ek poz ile biraz daha ton ve biraz daha kontrast gerekiyor. Eskiden bu ek pozları hep 5 numara filtre ile yapmıştım, ondan dolayı da göze doğal görünmeyen sonuçlar çıkıyordu. Bu sefer gökyüzüne ek poz verirken 4 numara filtre kullandım, yani hem bulutlar biraz ayrışsın ama bağıracak kadar da olmasın dedim. Önce ufuk çizgisinden yukarısı için çöp olmuş fotoğraf kartından iki maske kestim: biri karta yakın tutulacak şekilde, yani daha hassas kesildi (baskı planında kırmızı çizgi), diğeriyse daha yukarıdan tutulacak şekilde, daha az hassas (sarı çizgi). Alçak maskeyi kullanarak +4s, yüksek maskeyi kullanarak da +4s ek poz verdim. Bütün gökyüzünü sadece bu iki maske ile halletmeye çalışırsanız ufukta bariz çizgiler bırakma ihtimali çok yüksek, hatta kesin. Problemi parçalara bölmek ve her çözümü uygun dozajda kullanmak bence en iyi yöntem. Ardından bir karton parçasını aşağıda mavi ile gösterildiği gibi sağdan sola doğru 20s gezdirdim.

Baskı Planı - 1

Gökyüzünü işlemeye devam (baskı planı -2): elimin baş ve işaret parmaklarının arasını V yaparak çok yukarıdan, objektive oldukça bir yerlerden yeşil çizgilerin üstüne +12s daha. Burada peribacasının üstünden yukarıya doğru çıkan bulutu korumaya çalıştım, yani o bulutun sağında ve solunda kalmaya özellikle dikkat ettim. Son olarak, fotoğrafı sağdan ve soldan toparlamak amacıyla turuncu çizgilerden dışarıya doğru +6s, ama 3 numara filtreyle.

Baskı Planı - 2


En baştaki fotoğraf 19x19cm’lik bir baskıdan flatbed ile yapılmış bir tarama; malum, A4’ten büyük almıyor ucuz flatbed’ler. Aşağıda ise son yıkamadan çıkmış 30x40cm karta yaptığım 27x27cm'lik ikinci bir baskı görülebilir.




15 Mart 2012 Perşembe

Kadıköy'ün kazı Rodi - 2008



Kadıköy çarşısının meşhur ama ne yazık ki merhum kazı Rodi. Kare, 2008’in soğuk ve karlı bir Şubat gününde çekildi. Rodi bir yıl sonra, Mayıs 2009’da öldü.

Bazı teknik detaylar:
35mm rangefinder tipi makina, 35mm sabit optik. Daha da önemlisi, hızlı karar ve çekim!

Ilford Delta 100 filmi 1+1 sulandırılmış XTOL’de 10.5 dakika yıkadım. Bu arada, 1+1 sulandırmak ne demek bilmeyenler için açıklayayım. Örneğin XTOL veya ID-11 toz film banyosu aldığınızda paketin üstünde kaç litre solüsyon hazırlanacağını yazar. XTOL aldığınızda 5 litrelik bir solüsyon hazırlanır. Buna ingilizcede “stock solution” diyorlar. Bizim literatürde ne deniyor bilmiyorum. Stok solüsyon belki? Ben hep stok demişimdir. Bilen varsa beni aydınlatabilirse sevinirim. Neyse, 1+1 demek, bir birim stok solüsyon ve bir birim su karıştırılmıştır demek. Mesela 2 adet 35mm film alan tanklarım toplam 600ml sıvı gerektiriyor, dolayısıyla filmi yıkamadan hemen önce 300ml stok ile 300ml suyu karıştırıyorum. Benzer şekilde 1+N, bir birim stok ve N birim su demektir. Stok solüsyonun ömrü aylarla ifade edilirken (saklama koşullarına çok bağlı), sulandırılmış karışımın hemen kullanılması önerilir. Her bir karışımda filmin ne kadar yıkanacağını da film üreticisi bir tabloda gösterir. Gerçi bunları başlangıç değerleri olarak almakta fayda var. Yani baktınız negatiflerinizi basarken hep en yumuşak veya en sert filtreleri kullanmanız icap ediyor, o zaman banyo süresini elbette arttırmak veya azaltmak iyi olur.  Sıvı olarak satılan film banyolarının da üstünde sulandırma oranları ve banyo süreleri yazılıdır.

Negatif
Negatif kontrastı ne yazık ki oldukça düşük. O yüzden baskıda en kontrast filtreyi, 5 numarayı kullandım. Ana pozu adamın kıyafetinde yeterli detay ortaya çıkacak şekilde tespit ettim. Hal böyle olunca karenin sağı biraz açık kaldı ve ufak çaplı birkaç müdahale ile bunu dengelemeye çalıştım.

Baskı planı (büyütmek için tıklayın)
Baskı için fiber tabanlı Ilford Multigrade Warmtone kart ve soğuk tonlar veren Tetenal Eukobrom ikilisi kullandım. Ana poz olarak kartı 20s pozlarken önce yukarıdaki baskı planından görülebileceği gibi adamın yüzünü tel ucunda bir parça blu-tac ile ~1s, ardından karenin sağındaki gençler grubunu parmaklarımla ~2s kadar maskeledim. Kırmızı çizgilerin herbirinin sağına 3’er saniye ekledim; ya ellerimi veya bir karton parçası kullanarak. Son olarak da Rodi’ye uygun kesilmiş bir maske ile Rodi’ye 5s ilave poz verdim. Tabi bu az/fazla pozlamalar gökten zembille inmiyor; çöpe giden birkaç deneme yanılma baskısı illaki oluyor.

Bu kareyi 30x40cm Forte karta da bastım. 30x40 kart kullanırsam genelde fotoğrafı aşağıdaki gibi 20x30cm olarak basıyorum. Bizim 3 yaşındaki velet kontakt baskıları incelerken, daha doğrusu parmaklarken, “şunu bir tut da fotoğrafını çekeyim” dedim. Sağolsun, baskıyı pek bir itinayla tutuyor J



8 Mart 2012 Perşembe

Fontana del Mascherone - Roma

Fontana del Mascherone, Roma

Rönesans ruhunun her sokakta, her köşede hissedilebildiği Roma’dan bir detay fotoğraf: Fontana del Mascherone (Grotesk Surat Çeşmesi). Çeşme, Farnese ailesinin sarayı Palazzo Farnese’nin hemen arkasındaki bir duvarda yer alıyor. Zamanında Farnesegillerin partilerinde bu çeşmeden şarap bile akıtılırmış!

Bazı teknik detaylar:
Yukarıdaki fotoğraf standart Ilford Multigrade fiber karta yine "standart" kimyasallarla basıldı. "Standart" diyorum çünkü bir sürü alternatif ve çoğunlukla daha meşakkatli baskı teknikleri de var. Hatta bazı fotografçılar sadece belirli tip alternatif baskı yönteminde uzmanlaşıyor; mesela kimisi bromoil, başkası platinum, diğeri karbon baskı vs vs. Benim çok sevdiğim ve oldukça kolay olan bir alternatif baskı tipi ise lith baskı diye adlandırılıyor.

Lith baskı (büyütmek için tıklayın)
Dektol veya benzeri kart banyoları yerine özel lith banyosu kullanılıyor. Bir de her kart tipi iyi sonuç vermiyor; mesela o güzelim Ilford kartları lith banyosunda pek gelişmiyor. Artık piyasada olmayan Forte kartlar çok iyi sonuç veriyordu. Okuduğum kadarıyla henüz Türkiye’de bulunmayan Foma kartlar da çok iyiymiş.

Normal baskı işlemi nasıldı? Kartın doğru pozunu bulduktan sonra 2-3 dakika kart banyosu (fiber için), ardından stop ve sabitleme. Lith’de ise şöyle: kartı abartı pozluyoruz, mesela normal pozun 10 katı ile başlayabiliriz, sonra kartı lith banyosuna sokuyoruz ve leğeni sürekli çalkalamaya başlıyoruz. 2-3 dakikada hiçbir görüntü oluşmayacaktır. Banyonun tazeliğine göre en erken 5. dakikadan sonra yavaş yavaş fotograf ortaya çıkmaya başlayacak. Banyo eskidikçe bu süre 15-20 dakikalara kadar uzayacak (tek meşakkati de bu). Kritik olan şey şu: görüntü önce çok yavaş ortaya çıkıyor ama sonra gelişme hızı gitgide artıyor ve görüntünün kıvama geldiğini düşündüğünüz anda kartı hemen stop banyosuna aktarmak gerekiyor. Yoksa bırakırsanız baskı gittikçe koyulaşır ve en sonunda simsiyah olur. Yani görüntüyü kırmızı ışık altında iyi değerlendirebilmek önemli. Poz süresinin sonuçla ilişkisi de şöyle: poz süresi arttıkça kontrast düşecek, poz süresi azaldıkça kontrast artacak, yani kontrastı poz süresi ile değiştiribiliyoruz. Banyo bayatladıkça sonuçların daha ilginç, daha “lith”vari olması ise başka bir püf noktası. Hatta çoğunlukla taze banyoya bir miktar bayat banyo eklenir ki en baba lith etkisi ortaya çıksın.

Tahmin edilebileceği gibi lith yöntemiyle birbirinin aynısı iki baskı elde etmek neredeyse imkansız, çünkü hem banyo kullanıldıkça eskiyor ve banyo süresi uzuyor hem de kartın tam ne zaman banyodan çıkartılacağı sübjektif algıya bağlı. Ama bir kere her şey tam oturdu mu lith baskının kendine has çok güzel bir ton skalası ve rengi var.

Şimdi üzücü haber: Türkiye’de ben lith banyo satan bir yer bilmiyorum. Bilen varsa bana mail atarsa çok sevinirim. Buraya koyduğum lith baskıları İngiltere’de olduğum dönemde basmıştım. 30x40 Forte kart ve Fotospeed LD20 lith banyosu kullanmıştım.

Lith üstüne bir de toner kullanarak işin iyice suyunu çıkartmak da tabii ki mümkün J Mesela lith’den sonra selenyum ile kahverengimsi tonların üstüne patlıcan morunu bindirebilirsiniz:

Lith banyo + Selenyum toner
Fotograf 6x6 orta format SLR makinada Ilford Delta100 film ile çekildi. Film 1+1 sulandırılmış 20 derece sıcaklıktaki XTOL’de 10.5 dakika yıkandı.
Negatif
Sirkeci’de malzeme ithalatı yapan dostlarımız acaba portföylerine hem lith kimyasallarını hem de Ilford harici başka kartları da ekleseler süper olmaz mı?



1 Mart 2012 Perşembe

Cumartesi Anneleri - Kasım 2011

Cumartesi Anneleri, Galatasaray, Kasım 2011

Cumartesi anneleri…sayısız fotoğrafları çekildi, belgeselleri yapıldı, haklarında şiirler yazıldı…tam 17 senedir her Cumartesi günü Galatasaray’da kayıp çocukları, yakınları için toplanıyorlar. Daha yeni yeni kemikler çıkıyor arsalardan, sur diplerinden… “kaybedilen” insanların kemikleri. Daha yeni yeni itirafçıların tüyler ürperten ifadelerini okuyoruz. Çocuğum olduktan sonra evlat acısı neye benzer çok daha iyi anlar, Cumartesi annelerinin acısını çok daha derinden hisseder oldum. Ama dinlemesini beklediğiniz kulaklar sağır, görmesini beklediğiniz gözler kör, anlamasını beklediğiniz vicdanlar taş (olmayı tercih ediyor). 

Küçük oğlunu birinci dünya savaşında, torununu ise ikinci dünya savaşında yitiren alman ressam, heykeltraş ve oymabaskı sanatçısı Kaethe Kollwitz’in acısını yansıttığı eserleri ne kadar da yakıcıdır. Mesela Berlin’deki “Anne ve Ölü Oğlu”:

Kollwitz - Anne ve Ölü Oğlu

Aynı heykel ve içinde bulunduğu mekan:

Kollwitz - Anne ve Ölü Oğlu

Şahsen görmedim ama okuduğum kadarıyla heykelin üstündeki delik açık, yani yağmura, kara maruz kalıyor!

Heykellerin fotograflarını internetten aldım. Kollwitz hakkında daha fazla bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/K%C3%A4the_Kollwitz veya http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A4the_Kollwitz veya
https://www.artsy.net/artist/kathe-kollwitz

Böyle bir fotoğrafa teknikle ilgili bir ek yapmak anlamsız ama yine de adet yerini bulsun, bloğun formatını devam ettireyim, en an azından negatifi ve plastik karta yaptığım baskıyı buraya koyayım.

6x6 negatif


Ilfospeed Grade 3 plastik karta baskı