5 Nisan 2012 Perşembe

Karaköy limanı

Karaköy - 2011

Karaköy limanına demirlemiş devasa seyahat gemilerinin önünde İstanbul’un günlük yaşamı devam ediyor.

Meraklısı için bazı teknik detaylar:
40 yıllık mekanik bir 35mm makina ve üstünde son derece kompakt 45mm sabit optik. Ilford Delta100 filmi XTOL film banyosunda yıkadım.


İstek üzerine çok temel bir konudan, test şeritlerinden bahsedeyim biraz. Test şeridi gayet basit bir şekilde fotoğraf kartına ne kadar ışık düşüreceğimizi, yani kartı ne kadar pozlayacağımızı anlamak için kullandığımız bir deneme yanılma yöntemi. Diyelim ki agrandizöre negatifi yerleştirdiniz ve görüntüyü netlediniz (23 Şubat tarihli postada “marjördeki görüntü” fotosu). Benim kullandığım yöntemi anlatayım. Kutusundan çıkarttığım fotoğraf kartından uygun büyüklükte şeritler kesiyorum, mesela 5 tane. Her birini fotoğrafta önemli bulduğum noktaya koyuyor ve yine her birini farklı uzunlukta pozluyorum. Şunun gibi:

Test şeritleri
Soldan sağa doğru sırayla 10, 14, 20, 28 ve 40 saniye pozladığım bu şeritler bana farklı poz sürelerinin görüntüye etkisi hakkında fikir veriyor. Yukarıda dediğim gibi, bu bir deneme yanılma işi. Bu 5 şeridin hepsi çok koyu veya hepsi çok açık da olabilirdi. Bu durumda, aynı zaman aralığında kalmak istiyorsak agrandizör objektifinin diyaframını kapayarak/açarak karta düşen ışığı azaltmamız/arttırmamız ve yeni bir test şeridi serisi yapmamız gerekecekti (alternatif olarak 10s’den az veya 40s’den fazla poz süreleri de kullanabilirdik elbette). Veya mesela 14s’lik pozda fazla açık, 20s’lik pozda ise fazla koyu bir görüntü oluşsaydı, o zaman da ikisinin arasında değerler içeren daha hassas bir test serisi yapmak düşünülebilirdi, mesela 15, 17 ve 19s gibi.

Test şeritlerindeki bir diğer parametreyse kontrast. Yani multigrade (farklı filtrelerle farklı kontrast veren) kart kullanıyorsanız uygun kontrastı bulana kadar yine benzer bir yöntemle ilerlemek gerekiyor.

Fiber tabanlı kartların bir özelliği var. Kuruduklarında ıslakken göründüklerinden daha koyu olabiliyorlar. Mesela mat kartlar bundan çok etkileniyor. Kuruduklarında ciddi koyulaşmakla kalmıyor, kontrastları da düşüyor. O yüzden bazen çok çok fena sürprizlere uyanabiliyoruz. Akşam süper bir fotoğraf basmışız, onca emek ve zaman, son yıkamadan çıkartıp kurumaya bırakıyoruz, sonra sabah bir kalkıyoruz, kuru fotoğraf koyulaşmış ve berbat olmuş, bütün çaba çöpe gitmiş. Bu sürprizleri bizzat yaşadığım için internetten okuduğum bir öneriyi uyguluyorum artık: mikrodalga. Hakikaten çok etkili. Test şeritlerini eski bir gazete parçasının üstüne dizip mikrodalgaya koyuyorum, 30 saniye sonra kupkuru çıkıyorlar. Böylece poz ve kontrasta kuru fotoğraf üstünden karar verebiliyorum.

Mikrodalgadan yeni çıkmış, 20 saniye pozlanmış test şeridi tam istediğim tonları veriyor:

30x40cm ebatındaki 3 numara Ilford Galerie’ye bastığım iki fotoğraf. Siyah çerçeveli/çerçevesiz karar veremediğim için iki türlüsünü de bastım:

Tabii fotoğraflara böyle ekrandan bakmak ile kendi ürettiğimiz fotoğrafı elimize alıp tutmak arasında bir algı farkı var, ikincisinin verdiği bir haz var. Bunu deneyimlemek öyle tahmin edildiği gibi veya lanse edildiği gibi zor bir şey de değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder