İhsan Karadayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İhsan Karadayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2017 Cuma

Fethi Sabunsoy - On Yıl Sonra

Fotograf: Fethi Sabunsoy - 30x40cm baskı

Arşivimdeki bu fotografının arkasına "Kına Gecesi - Temmuz 2002" diye not düşmüş, on yıl önce 15 Nisan'da kaybettiğimiz Fethi Sabunsoy. Nerede çektiğini yazmamış.

Paylaşılan güzel anılar unutulmuyor. Fethi usta, sadece hatıralarımızda değil, fotograflarında da yaşamaya devam ediyor!

Fethi Sabunsoy ile çokça beraber seyahat etmiş, bu vesilelerle farklı ortamlarda onun fotograflarını çekmiş olan İhsan Karadayı dostum negatif arşivini bana emanet etmişti. Bu arşivden çıkardığım, Fethi ustanın olduğu üç fotografı geçen gün bastım. İhsan da bu fotografların öyküsünü paylaştı...

- Hadi Fethi Abi gidiyoruz?
-??? ...Nereye?
- Akkuyu'da şenlik varmış, Bulutsuzluk Özlemi de konser verecekmiş, köy meydanında güzel fotoğraf çıkabilir, gider döneriz.

Üzerimizdeki kıyafetlerle, "Acaba Akkuyu Adana'ya kaç kilometre mesafededir? Kaç saat sürer? Yolu nasıldır?..vs" demeden yola çıktık. O da hiç sormadı. Konser saati 21:30 civarı; zor yetiştik konsere, tabi dönemedik. Bunu bir geziye çevirdik ve dönüşü Akdeniz kıyısından değil de, iç taraftan köylerin arasından kaybolarak yapmak istedik. İşte öyle bir köyün içinden geçerken, öğütülen susamın ve taze tahinin kokusu bizi çekti, biz de fotoğraflarını çektik. Yorgunluk molasını hak etmiştik, bir de su kaynağı bulunca keyfimiz tavan yapmıştı, karpuz-peynir Adana Yaz Menüsü...


Gezilerimizde bazen ikimizin de aynı anda çekim yapamayacağı anlar olurdu. Birimizin fedakarlık yaparak ortamı oluşturması gerekirdi. Sağ olsun Fethi Abi, aşağıdaki ilk fotoğrafta Assos-Behramkale'deki bir kahvede portre fotoğrafını çekmeyi istediğim kişi ile sohbet ediyor, onu rahatlatıyor. İkinci fotoğrafta da Gökçeada Zeytinli Köyü'nde, Madam'ın Dibek Kahvesi'nde, kahve ortamıyla birlikte Madam'ı çekebilmem için bana fırsat yaratıyordu.


Fethi usta en sağda. Vefat etmiş olan meşhur "Madam" ise en solda.

Son olarak, bir hatıra fotografı da benden gelsin. 2002 yılında Gökçeada köylerini gezerken bir kahvede mola vermişiz. Solda, yukarıdaki fotografların sahibi İhsan, ortada Fethi usta.

İhsan poz vermiyor. Pencerenin dışında bir masada "fotograf"ı görmüş, avcı gibi pür dikkat kesilmiş.

Birkaç yıl önce Fethi Sabunsoy ile ilgili iki yazı yazmıştım. Okumak isterseniz burada ve burada bulabilirsiniz.

26 Nisan 2013 Cuma

Misafir Fotografçı: İhsan Karadayı

Yörük Köyü, Safranbolu

Bu hafta bir ilki yapıyorum, bloga bir misafir fotografçının çalışmasını koyuyorum. Ama bir nüans var, o da daha aşağıda anlaşılacak.

İhsan Karadayı bu harika portre için şu satırları yazdı:

"Yer Safranbolu yakınlarındaki Yörük Köyü…1990’ların sonlarında gezdiğim köy henüz şimdiki kadar turistik değildi. 1997 yılında Kültür Bakanlığı tarafından kentsel sit alanı ilan edilip korunarak özelliğini kaybetmemiş, aynı güzellikte misafirlerini ağırlıyor. Evlerin hemen hepsi konak niteliğinde ve özenle imar edildiği için etrafı keyifle seyrederek dolaşıyordum ki bir evin penceresinden yaşlı bir teyze sıcak bir tonla seslendi ve sokakta başlayan sohbetimiz evine davet etmesiyle yukarıda devam etti. 

Eski evlerin içinde dolaşmak ve detayları incelemek bana her zaman keyifli keşifler yaşatmıştır. Bence tüm detaylarda bir özenin, estetiğin ve emeğin olması buraları şimdiki oturduğumuz sıradan ve ruhsuz “Ev”lerden ayırarak “Yuva” kimliği veriyor. Bu nedenledir ki çektiğim fotoğrafta bunlardan örnek olsun istedim: çok güzel aydınlatılmış güneş alan bir oturma odası, perde ve sedir örtüsü kenarlarına işlenmiş danteller, ahşap raflar, duvar ve tavan süslemeleri ve teyzemizin duvarda asılı duran gençlik fotoğraf. İçerideki ışığın izin verdiği ölçüde duvardaki fotoğrafı net çıkarmaya çalıştım. Perdelerdeki dantel örtülerinin detayının kaybolmasını, teyzenin yüzünün iki yanındaki kontrastın da azalmasını ve gölgeli tarafın aydınlanmasını istemiyordum. Günlerce yanımda gezdirip bir kez bile kullanma ihtiyacı duymadığım tripodun yeri geldiğinde nasıl bir ihtiyaç olduğunu anladığım acı tecrübelerden biriydi."


İhsan eski bir siyah beyaz tutkunu ve yakın zamana kadar karanlıkodada kendi baskılarını yapardı. Araya başka mevzular girdiğinden şimdilik ara vermek durumunda kaldı. Ilık bir kış günü İhsan’la Darıca’daki evlerinin balkonunda körfeze karşı otururken birkaç fotografını merak ettim. Derken negatif arşivi masanın üstüne serildi, negatiflere bakmak için mercek çıktı. İnceledikçe fark ettik ki aslında hiç baskısı yapılmamış çok iyi kareler var. “Sen bunları bana ver, kontakt baskılar falan yapayım” deyip bir tomar negatifi koltuğumun altına sıkıştırıp gittim. 

Yukarıdaki fotoğraf işte o gün aşırdığım negatif tomarının içinden beğendiğimiz ve 30x40cm’ye kadar büyük baskısını yaptığım karelerden biri. Burada yer almasının ana nedeni ise artık bir karanlıkoda öyküsünün olması. Ne de olsa bizim gariban blogun esprisi de bu ;-)

Meraklısı için fotografın karanlıkoda hikayesi:
Ilford Delta400 film. Negatif banyosu meçhul.


İhsan’ın bu karedeki ana derdi duvardaki resmin ortaya çıkmasıydı, ama negatifte orada o kadar az detay ve kontrast vardı ki hiç uğraşmaya değer bulmadım. Bir ihtimal, resmi biraz maskeledikten sonra 5 numara kontrast filtresiyle yakma düşünülebilirdi. Ben muhteşem sıcak tonlarından dolayı Forte’nin fiber tabanlı Fortezo kartını kullanmayı tercih ettim (artık ne Forte ne de kartları yok maalesef); lakin bu kart ise sabit kontrastlı. Duvardaki resmi sadece maskelemek demek, orasının sevimsiz bir griye dönüşmesi demek…bunu tercih etmedim. Yine de fotografın baskısında, duvar resminde, burada göründüğünden daha fazla detay var; bunu aşağıdaki baskının ıslak fotografından da görebilirsiniz.

Test şeritleri kullanarak kontrast aralığının Fortezo kart için hala çok fazla olduğunu, özellikle teyzenin başörtüsünün güneş vuran kısımlarında detayın çıkmadığını fark edince buna benzer durumlarda çok işe yaradığını bildiğim ve Taş Kahve yazısında detaylıca anlattığım flaşlama tekniğini kullanmaya karar verdim. İki hafta önce tanıttığım Focomat 2C'ye negatifi takarak kartı pozladıktan sonra kartı hemen yandaki Meopta agrandizöre transfer ettim ve onunla negatifsiz olarak kartı 1.8s boyunca beyaz ışığa maruz bıraktım. Bu şekilde beyazlar detay verebilecek eşik değere çıktılar. 

Kartı ev yapımı ID-78 banyosunda 3 dakika değil de 5 dakika geliştirince beyazlardaki detaylar daha da iyi ortaya çıktı. Karttan karta değişmekle beraber Fortezo vb bazı kartlarda uzun banyonun detay gelişimine pozitif etkisi var, ama sislenme olmaması için dikkatli olmak, süreyi çok da abartmamak gerekiyor (sislenme olmadan maksimum banyo süresini kişisel testlerle belirlemek en iyisi).

Flaşlamadan ayrı olarak sadece teyzenin yüzünün gölgedeki kısmını çok kısa maskeledim, başka da bir müdahalede bulunmadım.

Aşağıda yıkama sırasında baskıdan bir detay görebilirsiniz: