24 Şubat 2013 Pazar

Uçmakdere - Portre


Marmara Denizi'nin kuzey kıyısındaki, şaraplık üzümleriyle adından söz ettiren Uçmakdere köyünün kahvesinde çaylarımızı yudumlar ve insanlarla muhabbet ederken çekilmiş bir portre.

Meraklısı için kontakt baskı:
Bir yılı aşkın süredir bu blogu yazıyorum ama nedense çok önemli kontakt baskı konusuna hiç değinmemişim. Gerçi hiç kontakt baskı yapmadan idare edenler de var. Lafımı şöyle değiştireyim: kontakt baskı *benim* için çok önemli. Niçin? Kontakt baskı ile en başta negatif değil de pozitif fotograf görüyoruz. Ve bu pozitifleri otobüste, vapurda endişe etmeden yanımızda taşıyabilir, patlıcan musakka yerken bile çıkartıp inceleyebiliriz. Üstüne musakkanın yağı mı damladı? Sorun değil, negatifi sağlamda, en kötü ihtimalle bir kontakt baskı daha yaparız.

Camcıya kestirdiğimiz bir cam parçası ile kontakt baskı yapabiliyoruz. Kontakt baskı için özel aletler falan var ama bence tümüyle gereksiz. Kart olarak ben 20x25cm plastik Ilford Multigrade kullanıyorum. Marjörü kenara koyup onun yerine agrandizör tablasına bu kartı yerleştiriyorum. Üstüne 6 karelik şeritler halinde kestiğim negatifleri aşağıdaki fotograftaki gibi alta alta diziyorum. 36 karelik 6 şerit bir karta sığıyor. Eğer 37 veya 38 kare çıktıysa bunları küçük kestiğim ayrı bir karta yerleştiriyorum.


Negatifleri yerleştirdikten sonra cam levhayı üstüne kapatıyorum.


Dikkat ederseniz camın kenarında siyah teyp var. Bunu kartın sağında negatiflerin kapatmadığı fotograf kartını  örtmek ve baskıda beyaz çıkmasını sağlamak için yapıyorum. Biraz aşağıda nedeni anlaşılacak.

Agrandizör kafasını kartın tamamını kapsayacak ışık verecek şekilde kaldırıyorum. Ben hep en yükseğe çıkartmayı tercih ediyorum. Artık hazırız; kağıda yapışık negatiflerin üstüne ışık düşürdüğümüz ve kartı geliştirdiğimiz vakit kontakt baskı hazır olacak.

Deneme yanılma ile bulacağımız bir poz süresi ve kontrast değeri ile kartı pozladıktan sonra kontakt baskımız hazır:


Deneme yanılmaları bütün kart yerine bir iki negatif parçası ve küçük küçük kestiğimiz kart parçaları ile yapmak daha hızlı ve tasarruflu olur.

Kontakt baskının kenarında yazı olan kısım işte teyple kapatıp pozlanmamasını sağladığım kısım. Yani film ile ilgili birtakım notlarımı - ne zaman, nerde çektiğimi, hangi film banyosunu kullandığımı vb - yazmak için böyle birşey yapıyorum.

Kontakt baskıya bakmak ile ilgili son zamanlarda bir kitaptan öğrendiğim küçük bir tüyo var. Beyaz bir kart parçasının ortasına ~24x36mm ebatlarında kestiğiniz bir delik ile minik bir paspartu yapıp kontakt baskıdaki fotograflara bu şekilde bakarsanız algınızın ve aklınızın biraz farklı çalışmaya başladığını göreceksiniz: birden her fotograf 36 karelik bir kalabalığın içinden sıyrılacak, izole bir biçimde incelenebilecek. Ben bunu ilk okuduğumda pek umursamamıştım. Sonra iş olsun diye denemeye karar verdim, ve hayret, gerçekten insan kontağa bu şekilde farklı bakıyor.


Bütün kontak baskıları negatiflerden ayrı olarak saydam poşetlere koyup dosyalıyorum:


Aslında kontakt baskı işlevselliğinin ötesinde negatiflerin kalitesi hakkında da önemli ipuçları verir. Buna da başka bir yazıda değineyim.

Bu fotograf için 35mm SLR makinada manuel bir 50mm sabit optik kullandım. Kodak TriX filmi 1:1 sulandırılmış D76'da yıkadım:


Sabitleme banyosundan yeni çıkmış 24x30cm'lik Ilford Multigrade Warmtone kart:


Bu haftalık da bu kadar dostlar. Buraya kadar sabrettiğiniz için teşekkürler. Umarım boş ve gereksiz konuşmamışımdır.

17 Şubat 2013 Pazar

Kılıçlar - Kapadokya

Kapadokya
Göreme'den sabahın erken saatinde sırt çantam, erzağım, fotograf makinam ile yola çıkıp Göreme-Paşabağ arasında upuzun uzanan tepeden aşağı akan vadilerden birine girdim. Bir yerden sonra patika keçi yoluna dönüştü. Yükseldikçe uzaktaki Uçhisar görünmeye, peşisıra dizilen tüf tepeleriyle birbirinden ilginç ve her adımda değişen kompozisyonlar ortaya çıkmaya başladı.

Aylardan kış. Hava soğuk ve kapalı. Işık yumuşak. Ne muhteşem bir coğrafya!

Meraklısı için teknik bir muhabbet:
Orta format SLR makinada 80mm standart objektif, film olarak da Ilford Delta 100 kullandım. Film banyosu 1:1 sulandırılmış ID11.


Baskıda gökyüzünü biraz toparlamak gereğini duydum. 30x40cm ebatındaki Ilford MG Warmtone karta 27x27cm'lik baskı için ana pozu test şeritleriyle 33s olarak belirledim.

Baskı Planı
Ana poz sırasında yukarıdaki baskı planında sarı ile işaretli bölgede yuvarlak bir maskeyi ~4s boyunca gezdirdim (iki hafta önceki Nohut Pilav fotografındaki videoda olduğu gibi). Sonra kırmızı hattın üzerine ~4 saniye, sol ve sağdaki mavi hatların dışına yine ~4 saniye, son olarak da da yeşil hatların dışına doğru ~7s ilave poz verdim.

Bu ilave pozları bir video ile göstermek isterim. Daha önceki başka postalarımda sadece yukarıdaki gibi baskı planları göstermiştim; ve belki okuyucu bunlardan ne kast ettiğimi tam anlamamış olabilir düşüncesiyle bu videoyu paylaşıyorum.


Tık tık öten şey saniyeleri sayan metronom.

Baskı son yıkama sırasında:

Kart banyosu olarak ham kimyasallardan hazırladığım ID-78 warmtone formülünü kullandım. Kapadokya tüflerinin sıcak tonlarını warmtone kart üstüne warmtone banyo ile yakalayabileceğimi düşündüm. Bu banyo oldukça uzun ömürlü gibi duruyor. Örneğin Dektol'ün ömrü 24 saat iken ID-78'i iki haftasonu üst üste kullanabildiğimi fark ettim. ID-78 formülü şu şekilde:

~50 santigrat derecede 750ml su
Sodyum Sülfit > 50g
Hidrokinon > 12g
Fenidon > 0.5g
Sodyum Karbonat > 62g
Potasyum Bromür > 4.5g
1 litreye tamamlayacak kadar su.

Bu stok solüsyonu kullanım için 1:1 ile 1:3 arasında sulandırmak mümkün. Ben şimdilik sadece orta yolu,  1:2'yi denedim (yani bir birim ID-78 stok, 2 birim su).

Ham kimyasallardan çeşitli formülleri hazırlamak hem eğlenceli hem de hazır satılan kimyaya kıyasla çok ucuz (yaklaşık onda biri diye kabaca hesaplamıştım). Eğer karanlıkodada biraz tecrübeliyseniz denemenizi öneririm. En az gramın onda biri hassasiyete sahip bir terazi edindikten sonra gerisi kolay.

12g Hidrokinon
Sodyum Sülfit/Karbonat çok kolay bulunuyor. Sirkeci'de Balmumcular'da var mesela. Diğerlerinin çoğunu Ankara'da Kimetsan'dan temin etmek mümkün.


Bu haftalık da bu kadar. Like mı Dislike mı? :)

7 Şubat 2013 Perşembe

Emrah ve Elif

Akçakoca, 2004
Akçakoca limanında aşıklar günbatımını seyrediyorlar.

Meraklısı için teknik bir muhabbet:
Bazen forumlarda yorumlar görüyorum, "Siyah beyaz filmimi nerde yıkatsam?", "Neresi siyah beyazı en ucuza yıkıyor?"...gibi. Ve üzülüyorum, çünkü filmi evde dört dörtlük yıkamak o kadar kolay ki. Sanırım bilinmeyenin verdiği korkuyla fotografçılar bu işi kendi ellerine almaya çekiniyorlar. Yapılacak tasarrufu geçtim, daha da önemlisi, filminizi kendiniz yıkayarak başkasının sizin onca çabanızı berbat etmesine izin vermemiş oluyorsunuz. Ne de olsa o filme sizin kadar kimse değer vermez.

Bu vesileyle film banyosu yapmak için gerekli birkaç kalem malzemeyi, işin kolaylığını göstermek amacıyla anlatıvereyim dedim.
İhtiyaç duyulan her şey bu kadar
Efendim, fotograftaki sırayla:

1) Film geliştirme tankı. Piyasada Paterson, Jobo, AP markaları var diye biliyorum. Aralarında büyük farklar yok. Hepsi filmi karanlıkta tutuyor. Fotograftaki, Paterson marka, 2 adet 35mm film veya 1 adet 120'lik roll film alan bir tank. Bunların farklı büyüklükleri de var: mesela 3 film, 4 film, 8 film alanları. Yeni başlayanlar için 2x35mm film kapasitesi olanları  öneririm. Hasbelkader bir şey yanlış giderse birden 8 film heba olmasın.

2) Filmi karanlıkta sardığımız spiral. Tank'la beraber geliyor; ayriyeten de alınabiliyor. Genellikle plastik olanlar kullanılıyor, fotograftaki metal versiyonları öyle kolay bulunmuyor. Metaller ayrıca pahalı oluyor. Ben bir zaman paraya kıyıp metallerden almıştım çünkü filmi sarması daha rahat. Gerçi filmi plastiklere sarması da zor değil ama sarma işlemi sırasında hem ellerin hem de spiralin kupkuru olması çok çok önemli, yoksa takılıveriyor.

3) Film banyosu. Fotograftaki, 5 litrelik solüsyon hazırlamak için Ilford ID-11 adındaki ürün. Bunun 1 litrelik versiyonları da var.  Kutunun içinde nasıl hazırlanacağı yazıyor. Temel olarak paketteki toz kimyasalları sıcak suda çözüyoruz. Hazırlanan solüsyonu mümkünse ışık geçirmeyen bir kapta saklamanızı öneririm. Ben bu iş için yıllarca Pınar'ın pet süt şişelerini kullandım. ID-11 haricinde piyasada satılan birsürü başka banyo var. Konuyla ilgili daha aşağıda bir yorumum olacak.

4) Sabitleme banyosu. Fotograftaki Ilford Rapid Fixer denilen ürün. Ilford Hypam aynı şeydir. Başka markaların da sabitleme banyoları olabilir. Üstünde nasıl hazırlanacağı yazıyor. Örneğin, film için bu fixer'ı suyla bire dört oranında karıştırmak gerekiyor. Yani 500ml'lik karışım için 100ml fixer, 400ml su. Bu şekilde hazırlanan fixer'i en az 10 film için daha kullanabiliriz. Yani film yıkandıktan sonra fixer'i atmıyoruz, sonra tekrar kullanmak üzere saklıyoruz. Bunun için yine pet şişe kullanılabilir.

5) Sıvıları ölçmek için ölçek. 500-600ml'lik olanı başlangıç için yeterli. Ama 5 litrelik ID-11 karıştırmak istiyorsanız ilave bir 2 litrelik ölçek kolaylık sağlar.

6) Termometre. Yine piyasada fotograf amaçlı termometre bulmak son derece kolay. Ben geliştirme banyosunun ısısı konusunda biraz paranoyağım, o yüzden 0.1 santigrat dereceyi ölçebilen bir model buldum. Bu modelin asıl kullanım yeri aşçılık! Ete batırılıyor, etin içinin sıcaklığına bakılıyor :)

7) Sıvıları banyo sırasında muhafaza etmek için en az üç adet kap. Gördüğünüz gibi çok yüksek teknoloji kullanıyorum, 1.5 litrelik pet şişelerin üstünü keserek kendime kap yapmışım. Hangi sıvılar için kullanıyoruz bunları? Biri film banyosu, biri sabitleme banyosu için. Diğerleri de su için.
Film ve sabitleme banyosu için kullandığınız kapları mutlaka işaretleyin! Bunu en geç filminiz bomboş çıktığında, ve şaşkınlık içinde "nooldu yaa?" derken tanka geliştirme banyosu yerine yanlışlıkla sabitleme banyosu döktüğünüzü anlayıp kafanızı duvara vurduktan sonra yaparsınız. Başımıza geldiği için uyarıyoruz :)

8) Fotografta göstermedim ama film kasetini açmak için şişe açacağı, filmi kesmek için makas ve ıslak filmi asmak için mandal da gerekiyor.

Evet dostlar, bu kadar basit. Malzemeleri temin ettikten sonra sağda linklerimde film banyosu nasıl yapılıra tıklayıp Ilford'un 8. sayfadan itibaren anlattığı şekilde filminizi tanka yerleştirip yıkayabilirsiniz.

Belki dikkat etmişsinizdir, stop banyosundan bahsetmedim. Çünkü gerek yok. Tankı geliştirme banyosundan sonra 4-5 kere çeşme suyuyla doldurup boşaltmak ve sonra sabitleme banyosuyla devam etmek yeterli.

Bir de film geliştirme banyosuyla ilgili fikrimi söyleyeyim. Malum, piyasada envai çeşitte ve fiyatta film banyosu bulmak mümkün. Bence Ilford ID-11 veya Kodak D76 (ikisi aynı formül) siyah beyaza yeni başlayan fotografçılar için ideal, çünkü bunlar yıllardan beri endüstri standartı olmuş formüller. Bildiğim kadarıyla bütün filmler en azından bunlarla iyi sonuç verecek şekilde üretiliyor. Ben çok film banyosu denedim, hatta son zamanlarda ham kimyasallardan kendim değişik formüller (aralarında çok iddialılar var) hazırlayıp kullanıyorum. Sonuçları ID11/D76 ile karşılaştırınca inanmakta zorlanıyorum bazen, çünkü en çok kullandığım film olan Tmax400'de ID11/D76'dan belirgin biçimde daha iyi netice verenini henüz görmedim! Uzun lafın kısası, başlayacaksanız ID11 veya D76 ile başlayın, önce bu banyoyu iyice tanıyın derim. Ama ben toz kimyasala bulaşmak istemiyorum diyorsanız o zaman hazır sıvı satılan Ilford DD-X'i öneririm (çok iyidir fakat pahalıdır).

Baştaki fotograf için rangefinder makinada 50mm optik kullandım. Ilford Delta400 filmi tabii ki kendim yıkadım. Yıllar önce, dışarıya verdiğim bir filmin üstünde ayakkabı izi gördüğüm günden beri her filmimi kendim yıkıyorum ;-)

Pamuk eldiven snob'luktan değil, yağlı elleri şimdi git yıka, kurula vs üşengeçliği yüzünden