Fotograf kente dair hiç bir yapı göstermiyor ama bastığım nokta itibariyle burası St. Ives J
İngiltere’nin güneybatı ucundaki bu küçük ve şirin kasaba Atlantik’ten
gelip Britanya’ya ulaşan hava kütlelerinin ilk durağı ve o yüzden ışığının
güzelliğiyle meşhur. O kadar ki, Whistler gibi, Barbara Hepworth gibi birçok
meşhur sanatçıyı kendine çekmiş ve onlara ilham kaynağı olmuş, evsahipliği
yapmış. Hatta Londra’daki Tate Modern gelip buraya şube açmış.
Meraklısı için bazı teknik detaylar:
6x6 orta format SLR makine. 80mm optik. Ilford Delta400
filmi 1+1 sulandırılmış XTOL’de yıkadım.
Kağıt tabanlı Agfa Multicontrast’a (MCC 111) yaptığım
baskıyı selenyum ile tonladım. Selenyum, kullanma şekline bağlı olarak değişik
etkiler gösterebilir. Patlıcan moruna kayan renk değişimleri için de
kullanabilirsiniz, hiçbir renk değişimi olmadan, sadece baskının ömrünü
arttırıcı arşivsel özellikleri için de. Çoğunlukla siyahlardaki doygunluğu
birazcık arttırmak için kullanılıyor.
Film/kart banyosu gibi temel kimyasalları makul
güvenlik önlemleri ile kullandığımız zaman bir problem yaşanması ihtimali çok
düşük. Deri ile temastan kaçınmak için kart banyosunda maşa, film banyosunda
ise plastik eldiven kullanmak yeterli. Öte yandan güvenlik algısı kişiden kişiye değişiyor: kovaya kolunu sokarak Dektol
kart banyosu hazırlayan bir Japon fotografçıyı (Daido Moriyama) Youtube’da hayretle
izlemiştim J
Ama selenyum toner biraz farklı. Oldukça toksik, hatta
kanserojen ve deriden absorbe edilebiliyor. Yoğun da amonyak kokuyor. O yüzden
mutlaka eldiven kullanmalı, çok iyi havalandırılan bir ortamda bulunmaya dikkat
edilmeli. Ben ne olur ne olmaz diye çocuğum olduktan sonra selenyum toner
kullanmaz oldum. Çok da aramıyorum aslında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder