24 Kasım 2015 Salı

Kibrit Kutusu ve İğne Deliği

Tramvay, İstiklal Caddesi, 2015 (büyütmek için tıklayın)

Kibrit kutusundan iğne deliği fotograf makinasını - makina da denmez ya...kamera diyelim - ilk kez Taylan Bağcı'nın elinde görmüştüm. Sürekli maruz kaldığımız high-tech bombardımanından ve high-tech odaklı fotograf üretiminden bıkmıştı Taylan. Buna karşı içinde yükselen bir tepkiyle fotografın köklerindeki Camera Obscura'yı aldı, şuna benzer bir web sayfasından esinlenerek gitti bunu kibrit kutusunun içine koydu. Sonra da şahane fotograflar çekti, hatta o fotograflar bu yıl sergilendi, sergiyi bir de iğne deliği atölyesi ile bitirdi. 

Bu atölyede ben de ilk kibrit kutusu iğne deliği kameramı yaptım (şuna benziyor). Valla insan önce bir işkilleniyor, böyle fotograf mı çekilir diyor. Yani alabildiğine iptidai bir aletten bahsediyoruz. Ama insan evladı her şeye alışıyor, hatta sevebiliyor kardeşim; bir kibrit kutusunu bile. Çünkü bir süre sonra iptidailik arka plana kayıyor, özgürlük hissi öne çıkıyor. Poz ölçümü yok, vizör yok, netleme yok. İğne deliğini ilginç bulduğun konuya göz kararı doğrult, güneş varsa bir saniye, hava bulutluysa dört saniye pozla. Bitti. Filmi sar, kamerayı cebine at, gezmeye devam et. Ve işin en ilginç tarafı: bu alet bayağı fotograf çekiyor! Tamam, görüntü keskin değil, ama olayın ne olduğu gayet iyi anlaşılıyor.

Buradaki fotograflar ilk iğne deliği kameram ile eğlence niyetine çekilmiş filmden (Fomapan100). Kamera 24x24cm'lik negatifler üretiyordu (aslında istediğiniz formatı tasarlayabilirsiniz). Tramvay ve selfie fotograflarını dokulu Ilford Art300 karta bastım, baskıları taradıktan sonra da hiçbir dijital müdahalede bulunmadım. Fotograflarda - özellikle beyaz marjlarda - dokunun kendisini de görüyorsunuz. Bence Art300 pinhole negatifler için biçilmiş kaftan!

Özçekim, 2015 (büyütmek için tıklayın)

Hayatınızda en az bir kez böyle bir kamera yapmanızı öneririm. Yukarıdaki linkte her şey gayet güzel anlatılmış. Hem yaparken, hem çekerken, hem de sonuçlara bakarken çok keyif alacaksınız. Ben niyet ettim, bu haftasonu yenisini yapacağım. Ha evet, film bitince yenisini yapmak gerekiyor, çünkü pozlanmış filmi ancak kamerayı karanlıkta(!) parçalayarak çıkartabiliyorsunuz. Biraz yaratıcılıkla bu parçalama minimuma indirilebilir belki.

Taylan-Filiz-Aydan ile Moda'da piknik, 2015 (büyütmek için tıklayın)

Gönlümden geçen, başka bir postada burada Taylan'ın çok başarılı bir iğne deliği fotografını yayınlamak. Bir soralım bakalım. Kısmetimizde varsa olur ;-)

15 Kasım 2015 Pazar

Karikatürist Hamza Akın

Hamza Akın, Kadıköy, 2015 (büyütmek için tıklayın)

Sanatsal yolculuğunu uzun süredir beğeniyle takip ettiğim karikatürist Hamza Akın.

Sanat dışında Hamza'yla ortak kahve tutkumuz var. O gün Haydarpaşa Garı'ndaki kahve festivalinden çıkıp, pis bir yağmur altında Kadıköy'e yürüdük. Nasıl olduysa artık, kahve içememiştik. Biz de bir pub'da bilardo ve Guinness ile durumu telafi ettik.

7 Kasım 2015 Cumartesi

Misafir Fotografçı - Seçkin Yılmaz

Baltık Denizi, 2013 (büyütmek için tıklayın)
Copyright Seçkin Yılmaz

Bu yazıda yılların dostu, fotografçı - ve tabii ki siyah beyaz sevdalısı - Seçkin Yılmaz'ı enfes bir fotografıyla misafir etmek istedim.

"2013 yılı Ocak ayı sonlarıydı. St. Petersburg’da günler kısa, hava keskin soğuk. Öğlen saatlerinde Baltık Denizi kıyısına vardık. Deniz nerede başlar, nerede biter belli değil. Ufuk çizgisi neresi, belli değil. Bulutlar ufka kadar inmiş, deniz ufka kadar buz tutmuş. Dünya tasviri taş bir heykelcik  ilişti gözüme.  'Kıyı buradan başlıyor' dedi arkadaşım ve denizin üstünde yürüyüp gitti." ...Seçkin Yılmaz

Seçkin de benim gibi siyah beyazlarını evindeki karanlıkodasında basar, bu zanaatın heyecanını iliklerine kadar hisseder.

Geçenlerde bize kahve içmeye geldiğinde bu fotografın negatifini de getirdi, göster bakayım hünerini dedi. Kafein yüklemesinden sonra girdik karanlıkodaya. Negatifte ince bir zorluk vardı: kürenin üstündeki karla arka plandaki kar neredeyse aynı tondaydı. Bu ikisi arasında ayrışma sağlamak gerekiyordu, aksi takdirde kürenin küre olduğu anlaşılamayacaktı. O yüzden doğrudan yüksek kontrast filtreyle başladık işe. Minnacık ton farklarını başka nasıl ayıracağız? Birkaç denemeden sonra bu ayrışmayı sağlayan hassas bir poz süresine ulaştık. Gerisi çorap söküğü gibi geldi: gökyüzüne çok hafif ilave pozdan sonra baskımız hazırdı. 

Fotografı burada yayınlamaya karar verdiğimiz için bitmiş baskıyla bir de artistik hatıra fotografı patlattık ;-)


Seçkin'in işlerini kendi web sayfasından görebilirsiniz: http://www.seckinyilmaz.com/