28 Haziran 2012 Perşembe

Dilsiz - Edirne


Edirne’de, süpürgecilerin olduğu bölgede dolaşırken çektiğim bu fotoğrafa “Dilsiz” diyorum çünkü aramızda tek kelime geçmedi. Orta format Rolleiflex’le usulca yaklaştım, göz temasıyla onayını aldım ve birkaç kez deklanşöre bastım.

Meraklısı için bazı teknik detaylar:
Birkaç hafta önce Cumhuriyet Fırını fotografında gösterdiğim siyah çerçeveyi nasıl yaptığımı anlatayım. Yalnız, böyle “süs”leri çok idareli kullanmak gerektiğini düşünüyorum. Tek fotoğrafta neyse de, bir fotograf setinde iğreti durabiliyor.

Marjör olarak 4 kolu da hareketli olan bir model kullanıyorum (Dunco). Bu marjörle beraber aşağıdaki gibi mıknatıslı mini elastik cetveller de gelmişti.


Önce fotografı istediğim kadrajda basıyorum. Bu sırada marjörün dört hareketli kolunun pozisyonunu bu mıknatıslı cetveller ile işaretliyorum. Örneğin aşağıdaki gibi 3cm noktasıyla fotoğrafın kenarlarını çakıştırıyorum.

Bu fotograf tabii ki temsili. Bütün işlemler karanlıkoda ışığı
altında yapılıyor ve haliyle banyoya kadar kartta bir
görüntü olmayacak.
Fotografı bastıktan sonra mıknatıslı cetvelleri referans alarak marjörün hareketli kollarını istediğim miktarda açıyorum, örneğin 7mm.


Negatifi agrandizörden çıkartıyorum (varsa ikinci bir agrandizör de kullanılabilir), agrandizör kafasını marjörde açılan daha geniş alanı kapsayabilecek şekilde biraz yükseltiyorum. Sonra da çelik bir cetvel (kenarları düzgün karton da olabilir) ve marjör kolu arasında istediğim çizgi kalınlığı kadar bir aralık bırakıyorum (belirgin olması için aşağıdaki fotografta aralığı bilerek kalın tuttum) - elbette fotografın kendisini de bir kartonla kapatmak gerek – objektif diyaframını açıyorum ve cetvel ile marjör kolu arasındaki dar aralığı 2-3 saniye kadar agrandizörün ışığı  ile pozluyorum.


Bunu dört kenar için de yaptığım zaman aşağıdaki gibi bir sonuç ortaya çıkıyor:

30x40cm fiber tabanlı karta baskı


21 Haziran 2012 Perşembe

Tarihi Eminönü Balıkçısı

Eminönü - 2008

Geleni gideni, devinimi, karmaşası hiç eksik olmayan Eminönü’de bir akşam vakti. Ve bir Eminönü klasiği: “Hazır buradayken eve dönmeden bir balık ekmek yiyelim”. Daha düzenli, daha modern, daha turistik, yani daha  steril hale getirme gayretlerine rağmen Eminönü’deki o güzelim Anadolu atmosferini henüz tümüyle yok edemediler.

Meraklısı için bazı teknik detaylar:
35mm rangefinder tipi makinada 35mm optik. Elden çekim. Varsın titresin…olsa olsa hareket izlenimini güçlendiriyor.

Kodak Tri-X film ve ID-11 film banyosu kullandım. Hiçbir şey sonsuz değil…hala üretiliyorken, hala piyasada varken, hala fırsat varken siyah beyaza meraklı her fotografçının denemesi gerektiğini düşündüğüm, sayısız efsane fotoğrafta kullanılmış olan klasik ikili (ID-11 yerine D76 banyo da olur).

Bu sefer negatifi değil de kontakt baskıyı ekliyorum:


Her makaranın mutlaka kontakt baskısını alıyorum. Sonra negatifleri ayrı, kontaktları ayrı arşivliyorum. Kontakt baskıları sabah işe giderken veya sucuk ekmek yerken bile karıştırmak, incelemek mümkün. Başına bir şey gelirse ne ala, yine basılır. Negatif ise değerli; sadece gerektiği zaman poşetinden çıkartıyorum.

Yukarıdaki kontakt negatiften görüleceği gibi gökyüzü fazla açık ve bu haliyle alacakaranlık hissiyatını vermiyor. Bu baskıdaki temel amacım gökyüzünü o hissiyatı verecek kadar karartmak. Test şeritleriyle öndeki çocuklu aile için 3.5 numara kontrastta ve 28 saniyelik poz süresinde karar kıldım. Bu esnada sağ alt köşenin çok siyah olmaması için burayı bir gıdım (3 saniye) maskeledim. Sonra bir karton kullanarak (bknz Broadway Tower fotoğrafı) aşağıdaki planda görülen her kırmızı çizginin üstüne 7 saniye ek poz verdim. Yani bu kez adım adım ilerledim: önce büfenin içini de alacak şekilde, sonra büfenin yazısını dahil ederek ve sonra gittikçe yukarıya doğru ilerleyerek fotoğrafın üst kısmını karattım. En üst kısma ise 7 değil de 14s ek poz verdim. Bütün bu adımları toplarsanız fotoğrafın tepesinin ana pozun iki katı kadar poz aldığını bulursunuz.  Ayrıca karenin sol kenarında yer alan parlak bir alanı biraz daha karartmak ve gözün ordan kaçmasını önlemek için buraya da yine 7s (yani ana pozun %25’i) ek poz verdim. Tabii bütün bu değerlendirmeleri müdahalesiz bir düz baskıyı inceleyerek yapıyorum.

Baskı planı
4 sene önce bastığım bir fotograf için bu detayları yazmamış olsam şimdi tabii ki hatırlayamam. Her baskıdan sonra hemen notlarımı alıyorum ve kontakt baskı ile beraber arşivliyorum.

24:30cm'lik fiber tabanlı Ilford Multigrade warmtone karta yaptığım baskı:



13 Haziran 2012 Çarşamba

Picture Perfect belgeselleri

Fotograf ile ciddi olarak ilgilenenlerin izlerken büyük keyif alacaklarını düşündüğüm, ilham kaynağı olabilecek ve belki de bir “çıkış yolu” gösterebilecek aşağıdaki videoları mutlaka izlemenizi öneririm.

Patrick Brown gives us a look into the global trade of endangered animals and talks about his forthcoming book Trading to Extinction.

Stefan Ruiz goes on assignment in Mexico to document the Cholombiano Monterrey street culture of sticky sideburns and stoner cumbia jams.

We go on assignment with photographer Rob Hornstra to capture the live of lounge singers in Sochi, Russia, site of the upcoming 2014 Winter Olympics.

Sadece yukarıdakileri değil, benzerlerini de bence kaçırmayın: Picture Perfect

Video’ları şu anda İstanbul'da bulunan ve şehirle ilgili güzel çalışmaları olan Antonio Marcone’nin blogunda gördüm ilk: Antonio Marcone

7 Haziran 2012 Perşembe

Cumhuriyet Fırını - Cunda

Cumhuriyet Fırını, Cunda, 2012
Önce fırının “cumbaları” dikkatimi çekti. Sonra kafamı içeriye uzattım ve hamur hazırlayan neşeli fırıncıyla konuşmaya başladım. Laf fotoğraf mevzusuna geldi:

Ak Kıyafetli İyimser Fırıncı (AKİF): Senin meşgalen bu mu?
Ben: Öyle diyebiliriz.
AKİF: Boşversene yaa.
Ben: (Eyvah) Ama benimkisi biraz farklı. Kimyasallar, karanlıkoda falan.
AKİF: Sen o zaman …..’in izinden gidiyorsun (ünlü bir fotografçımızdan bahsediyor).
Ben: Bilmem ki…
AKİF: …. putperesttir (aynı ünlü fotografçımız).
Ben: Orasını bilemem (pardon, bu konuya nasıl geldik?).
AKİF: Zaten sanatçılar ekseriyetle inanmıyor.
Ben: Öyle mi?
AKİF: Halbuki bi adam vardı…Fransız…neydi adı? Bi ihtimal Allah olabilir diyen.
Ben: Pascal mı?
AKİF: Hah o işte. Doğru demiş. Bir ihtimal Allah varsa, bu, inanmak için yeterince iyi neden değil mi?

Memleketim enteresan J

Meraklısı için bazı teknik detaylar:
Nerdeyse 40 yıllık mekanik 35mm SLR makina. 28mm optik. Kodak Tmax400 film. ID-11 film banyosu.

Negatif gayet iyi. Açık alanlarda yeterince detay var, siyahı da zift gibi değil. Elde iyi bir negatif olunca baskı da bir o kadar kolay oluyor.

24x30 cm boyutlarındaki Ilfospeed plastik karta yaptığım baskı (yıkama sırasında):


Bu baskıdaki gibi, fotografın etrafına siyah bir çerçeve yapmak, ve bunu kalemle çizmek yerine agrandizörde ışıkla yapmak başka bir yazının konusu.