26 Nisan 2017 Çarşamba
İtirazım Var
En başta çocukları için gidiyorlar. İlki geçen sonbahar gitti, Kanada’ya. İkincisi bu yılın başında, Avustralya’ya. Duramadılar, durmak istemediler artık burada. Onca kavga, onca gürültü, bezdirici gündemler, saçma sapan söylemler, boş laflar, patlayan bombalar, silahlar…bir yanda da yaşanmak istenen hayatlar, çocuklarına yaşatılmak istenen hayatlar. Ve huzur özlemi. Burada olamayacak dediler ve gittiler. Başka bir memlekette hayatı sıfırdan inşaa etmenin zorluklarını bile bile. Anlıyorum onları.
Üçüncü aile de yarın gidiyor. Almanya’ya. Onlarla da çok şey paylaşmıştık.
Dostlarım, sevdiğim insanlar, gidebilenler, birer ikişer gidiyorlar işte. Dağılıyorlar dört bir yana.
14 Nisan 2017 Cuma
Fethi Sabunsoy - On Yıl Sonra
Fotograf: Fethi Sabunsoy - 30x40cm baskı |
Arşivimdeki bu fotografının arkasına "Kına Gecesi - Temmuz 2002" diye not düşmüş, on yıl önce 15 Nisan'da kaybettiğimiz Fethi Sabunsoy. Nerede çektiğini yazmamış.
Paylaşılan güzel anılar unutulmuyor. Fethi usta, sadece hatıralarımızda değil, fotograflarında da yaşamaya devam ediyor!
Fethi Sabunsoy ile çokça beraber seyahat etmiş, bu vesilelerle farklı ortamlarda onun fotograflarını çekmiş olan İhsan Karadayı dostum negatif arşivini bana emanet etmişti. Bu arşivden çıkardığım, Fethi ustanın olduğu üç fotografı geçen gün bastım. İhsan da bu fotografların öyküsünü paylaştı...
- Hadi Fethi Abi gidiyoruz?
-??? ...Nereye?
- Akkuyu'da şenlik varmış, Bulutsuzluk Özlemi de konser verecekmiş, köy meydanında güzel fotoğraf çıkabilir, gider döneriz.
Üzerimizdeki kıyafetlerle, "Acaba Akkuyu Adana'ya kaç kilometre mesafededir? Kaç saat sürer? Yolu nasıldır?..vs" demeden yola çıktık. O da hiç sormadı. Konser saati 21:30 civarı; zor yetiştik konsere, tabi dönemedik. Bunu bir geziye çevirdik ve dönüşü Akdeniz kıyısından değil de, iç taraftan köylerin arasından kaybolarak yapmak istedik. İşte öyle bir köyün içinden geçerken, öğütülen susamın ve taze tahinin kokusu bizi çekti, biz de fotoğraflarını çektik. Yorgunluk molasını hak etmiştik, bir de su kaynağı bulunca keyfimiz tavan yapmıştı, karpuz-peynir Adana Yaz Menüsü...
Gezilerimizde bazen ikimizin de aynı anda çekim yapamayacağı anlar olurdu. Birimizin fedakarlık yaparak ortamı oluşturması gerekirdi. Sağ olsun Fethi Abi, aşağıdaki ilk fotoğrafta Assos-Behramkale'deki bir kahvede portre fotoğrafını çekmeyi istediğim kişi ile sohbet ediyor, onu rahatlatıyor. İkinci fotoğrafta da Gökçeada Zeytinli Köyü'nde, Madam'ın Dibek Kahvesi'nde, kahve ortamıyla birlikte Madam'ı çekebilmem için bana fırsat yaratıyordu.
Fethi usta en sağda. Vefat etmiş olan meşhur "Madam" ise en solda. |
Son olarak, bir hatıra fotografı da benden gelsin. 2002 yılında Gökçeada köylerini gezerken bir kahvede mola vermişiz. Solda, yukarıdaki fotografların sahibi İhsan, ortada Fethi usta.
İhsan poz vermiyor. Pencerenin dışında bir masada "fotograf"ı görmüş, avcı gibi pür dikkat kesilmiş.
4 Nisan 2017 Salı
Gözaltı 3 - Yol
Sabahın altısında, karanlıkta, Kağıthane'deki matbaaya geldiğimizde kapıdaki küçük kulübesinde gençten bir güvenlik görevlisi vardı. Üç kişi indik arabadan. Martin, Taylan, ben. Sarışın Alman olan Martin akıcı Türkçe konuşuyor ama aksan hafif kırık. Görevliye "Gözaltı almaya geldik" demesiyle genç arkadaşın eli ayağı boşalır gibi oldu, beti benzi attı. Eee, hükümetimizin Almanya'yla, Hollanda'yla atıştığı dönemler...nazisiniz, faşistsiniz lafları falan. Almanlar koca memlekette intikam niyetine beni almaya gelmişler diye mi düşündü artık? Neyse, birkaç saniyelik bi bocalamadan sonra durumu izah ettik, ama o birkaç saniye iyiydi valla!
Evet dostlar, nasıl başardık bilemiyorum ama Gözaltı fanzinin üçüncü sayısı ile karşınızdayız. Bu sefer konumuz "Yol". Beş fotografsever arkadaşın herbiri kendi yolunda gitti, kendince iyi fotografı aradı. Keyifle bakmanız dileğimle...
www.gozaltifanzin.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)