|
Angkor, Kamboçya, 2006 |
Portre çekmeyi çok severim ve fırsatları kaçırmamaya çalışırım. Yine de konu "egzotik" olunca artık tereddütlerim oluyor. Deklanşöre basmadan önce o konu ne kadar turizm için var, ne kadar özgün bir şekilde var, ona bakıyorum. Turizmin hiç hoşlanmadığım bir yanı şu: bazı şeyler salt turizme hizmet için yapay olarak varlıklarını sürdürüyor veya yaygınlaşıyor. Bunlardan biri "egzotik/otantik" denilebilecek bir yaşam tarzı veya gelenek olunca çok iğreti bir durum ortaya çıkıyor. Hemen aklıma son yıllarda her yerde görmeye başladığımız mevlevi semaları geliyor. Örneğin Akdeniz oyunlarının açılışında sema gösterisi yapılıyor. Tasavvufun bu şekilde turizm malzemesi, şov malzemesi yapılması bana göre rezalet. Ve böyle bir semada çekilen fotograf gerçekten bir sema fotografı olabilir mi?
Neyse ki Angkor'daki rahiplerde böyle bir durum yoktu. Gayet kendi hallerinde, turizmden bağımsız bir şekilde günlük yaşamlarını sürdürüyorlardı. Buradaki portreyi iki aylık bir Güneydoğu Asya seyahatinde çektim. Karımla beraber işten ayrıldık, sırt çantalarımızı yüklendik ve yola çıktık. Kamboçya'daki devasa antik Angkor'a ise bir tam hafta ayırdık. Fotograftan belki pek belli olmuyor ama sevecen, esprili gençlerdi. Pek anlaşamasak da bol bol güldük :)
Meraklısı için mutfak işleri:
Leica M6 makinada Ilford Delta100 film kullandım. Film geliştirme banyosu ID11'di.
|
Negatif |
Yedi sene önce çekmişim Angkor'da rastladığım genç rahiplerin fotograflarını (toplam 16 kare) ama ilk kez geçen haftasonu bu negatifi basayım dedim. Bir akşam doğrudan fiber kartla ve sert kontrastla işe giriştim ama ertesi sabah gün ışığında baktığımda kontrast gözüme abartı gözüktü. Arkadaki figür de kafamı kurcalayıp duruyordu. Fotografa olumsuz mu etki ediyor, ondan hala çok emin değilim. İlk baskıda biraz maskeleyerek daha çok ortaya çıkartmıştım. Ama ikinci akşam hem daha yumuşak kontrast kullanmaya hem de arka plana hiç müdahale etmemeye karar verdim.
Bir de bu sefer yeni bir kart banyosu hazırlamıştım: P72 denen bir formül. Kodak Dektol gibi ama Metol yerine Fenidon var. Bir evvelki gün D72, yani ev yapımı Dektol denemiştim. Hem fotografı yeniden basayım hem de P72 diğerine kıyasla nasıl sonuç veriyor ona bakayım dedim.
Bu kez işe plastik kartla başladım. Üç numara sabit kontrastlı, plastik Ilfospeed kart. Normalde biraz kontrastlıdır Ilfospeed, ama hem difüz (yumuşak) ışık veren Meopta'da basıyordum hem de negatif fazla kontrastlı değildi. Yani bu kart bu agrandizörde bu negatife uyabilir diye içimde bir his vardı. Önce yerimiz belli olsun diye iki küçük test yaptım: rahibin yüzü ve civarını alacak şekilde biri f11'de 20 saniye, diğeri de f8'de 20 saniye, yani bir stop poz farkı aralığıyla. Bunları aşağıdaki fotografta, üst sırada görebilirsiniz.
|
İşin başı (büyütmek için tıklayın) |
Çok güzel...biri fazla açık, diğeri de fazla koyu...her iki ucu bu şekilde yakalamak iyi oluyor. Sonra f11'de 25s, 30s ve 35s olmak üzere üç küçük test daha yaptım: yukarıdaki fotoda alt sıra. Bundan sonrası artık sizin zevkinize kalmış, her üçü de olabilir gibi.
Ben ortadaki 30 saniyelik poz iyidir dedim ve tüm kareyi kapsayacak bir düz baskı yaptı. Bu da aşağıda, soldaki baskı. Eh, fena değil...alt taraf biraz fazla mı aydınlık ne? Fotografı çekerken bir yanı açık tek katlı bir yapının kenarındayız, içeriye doğru ışık adım adım azalıyor. Yani alt tarafın daha aydınlık olması gayet doğal. Bu şekilde düz baskı olarak bırakmayı tercih eden olabilir. Bense alt kısma biraz daha ton vermek istedim, o yüzden bir karton kullanarak ortadan itibaren alta doğru 6s (yani %20) ilave poz verdim. Son olarak sol alt köşeyi 4 saniye daha pozladım. Sonuçta alt kısmı biraz daha doygun olan sağdaki baskı çıktı.
|
Bir iki adım ötesi: solda düz baskı, sağda final baskı (büyütmek için tıklayın) |
Plastik karttan sonra fiber karta geçtim. Bir evvelki gün 4 numara kontrast kullanmıştım, şimdi 3.5 numaraya düştüm. Kontrast kontrast nereye kadar yaa? Taze ıslak baskı:
|
24x30cm Ilford MGIV Warmtone karta final baskı (büyütmek için tıklayın) |
Kimisi daha hızlı olmasından dolayı hep önce plastik karta basar fotografını, orada maskeleme ve yakmalara karar verir, sonra fibere geçer. Ben bunu pek tercih etmiyorum çünkü fiber kartın ihtiyaç duyduğu müdahaleler plastik karttakine uymayabiliyor. Tabii ben böyle dedim diye umarım kimse diğer yöntemden vazgeçmez veya denemeye kalkışmamazlık etmez. Hepimiz farklıyız ve hepimize bu dünyada yer var :)
Haa, bu arada P72 kart banyosunu biraz daha denemem lazım. D72 ise çok iyi. Başka bir gün formüllerini paylaşırım (veya çok merak ediyorsanız yazarsınız, mail atarım).
Sağlıcakla kalın...